15 Kasım 2009 Pazar

“Skulptur Projekte Münster 07-Münster Heykel Projesi 07”



SANAT UÇUŞLARINI AZALT
REDUCE ART FLIGHTS
“Skulptur Projekte Münster 07-Münster Heykel Projesi 07”
1977den beri 10 yılda bir heykel sanatına yeni tanımlar kazandıran Münster şehri. “Skulptur Projekte Münster 07” le Münster’i sanat turizminin merkezlerinden biri konumuna getiriyor. 17.06.2007 - 30.09.2007 tarihleri arasında gerçekleşen ve 2007 yazının en önemli etkinlikleri arasında sayılan proje, Art Basel. Venedik Bienali ve Dokümenta ile aynı paralelde görülüyor . Proje için belirlenen sergi tarihi dışında , Münster şehrinde kalıcı olan yapıtlar sürekli olarak görülebilir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük hasar gören kentteki tarihsel yapıların çoğu sonradan onarıldı ya da yeniden inşa edildi. Bu yapılar arasında kentin ana alışveriş merkezi olan Prinzipalmarkt'taki çatıları üçgen alınlıklı evler ve arkadlar, Barış Salonu'nun (Friedenssaal) bulunduğu Gotik belediye sarayı (1335), katedral (1225-65) , 13-15. yüzyıllar arasında inşa edilmiş St. Ludger, St. Lambert, Meryem Ana, St. Martin ve St. Moritz kiliseleri sayılabilir.
Kentteki Westfälische Wilhelms Üniversitesi(1773) ve yüksek mahkeme binalarıyla birçok kilise barok dönemin ünlü mimarlarından Vestfalyalı Johann Conrad Schlaun tarafından yapılmıştır. Vestfalya'nın kültür merkezi olan Münster'de birçok kültür ve bilim müzesiyle teknik enstitü ve sanat okulları vardır.
Sanayi kuruluşlarının başında makine ve dokuma fabrikaları gelir. Kent aynı zamanda Vestfalya sığır pazarının merkezidir. Dünya çapında farklılığı kabul edilmiş olan etkinlik sanat, kamusal alan şehir atmosferi arasındaki bağlantıyı sorgularken, Münsteri açık hava çağdaş heykel müzesine çeviriyor ve bu günün çağdaş heykelinin ne olacağını araştırıyor.
Kısaca projenin tarihine bakacak olursak 1977 de: Carl Andre Michael Asher Joseph Beuys Donald Judd Richard Long Bruce Nauman Claes Oldenburg Ulrich Rückriem Richard Serra gibi dönemin sanatına damgasını vurmuş 9 sanatçının davet edilmesi ile başlayan etkiğin küratörluğunu Kasper König üstlenmişti.
1987 de “Sculptur Projekte Münster” küratörler Kasper König, Klaus Bußmann la 64 sanatçının katılımı ile büyük bir etkinliğe dönüşür.
1997 de küratör Kasper König ,Landes museum yöneticisi Klaus Bußmannla birlikte etkinliği ,80 sanatçının davet edildiği bir etkinlik haline getirir. 97 nin önemli taraflarından biride Türkiye’den Ayşe Erkmen’in etkinliğe davet edilmiş olmasıdır. Ayşe Erkmen’in bu etkinlikte yer alan çalışması Landesmuseum koleksiyonunda bulunan heykel kopyalarının, müzenin depo olarak kullandığı mekandan helikopterle alınarak müzenin çatısına yerleştirilmesinden ve çatıya daha önce konan heykelin depodaki yerine götürülmesinden oluşuyordu. Heykeller, müzenin çatısına yerleştirilmeden önce Münster Katedrali'nin etrafinda üç kere döndürüldü. Müzenin deposunda korunan heykellerin haftada bir gün helikopterle havada "sergilenmesini" öneren projesiyle Erkmen, bilinen ölçütlerin dışında farklı bir bakış açısıyla "klasik heykel" sanatını tartışmaya açtı. Aynı Proje aynı zamanda Frederico Fellini’nin “La Dolce Vita” filmindeki İtalya’nın Roma şehri semalarında helikopterle taşınan heykel sahnesine de bir gönderme içeriyordu.
2007de 34 sanatçının katılımı ile gerçekleşen projenin kuratörleri: Dr. Brigitte Franzen ,Prof. Kasper König ,Dr. Carina Plath
Sanatçılar:Pawel_Althamer Michael_Asher Nairy_Baghramian Guy_Ben-Ner Guillaume_Bijl Martin_Boyce Jeremy Deller Michael_Elmgreen und Ingar_Dragset Hans-Peter_Feldmann Dora_Garcia Isa_Genzken Dominique_Gonzalez-Foerster Tue_Greenfort David_Hammons Valérie_Jouve Mike_Kelley Suchan Kinoshita Marko_Lehanka Gustav_Metzger Eva_Meyer und Eran_Schaerf Deimantas_Narkevicius Bruce_Nauman Maria_Pask Manfred_Pernice Susan_Philipsz Martha_Rosler Thomas_Schütte Andreas_Siekmann Rosemarie_Trockel Silke_Wagner Mark_Wallinger Clemens von Wedemeyer Annette_Wehrmann Pae_White .
Uzun aralıklarla gerçekleşen projenin en önemli özelliklerinden biri şehrin değişen atmosferinin kaydını tutan bir etkinlik olması. 2007 de tekrar davet edilen Michael Asher’in çalışması tamda bu fikre denk düşüyor. Asher’in Münster yerleştirmesi (Karavan) adını taşıyan çalışması, sergi boyunca Münster’in farklı yerlerine park eden bir karavandan oluşuyor. Sanatçının 1997 den beri dördüncü kez gerçekleştirdiği projede, bu gün için Asher’in karavanı eski moda olarak görülse dahi serbest yerleştirme heykeli objesi olarak, belgelenmiş fotoğrafları sayesinde çevresi ile önemli bir ilişki kuruyor. Karavan her pazartesi (müzelerin kapalı olduğu gün) bir sonraki yerine doğru yol alıyor.
1950 lerin ortalarında Münsterin şehir merkezinin yeniden inşası tamamlandı. Aynı zamanda Domplatz’a sol tarafı erkekler sağ tarafı kadınlar için olan bir halk tuvaleti inşa edildi. 1987 ‘de Papa’nın şehri ziyareti esnasında yenileştirildi. Düsseldorf merkezli demokratik kavramsal sanat temsilcisi Hans Peter Feldmann tuvaletleri renkli aydınlatma elemanları, kaliteli seramikler ve büyük boy renkli fotoğraflarla tekrar tasarladı. Tuvaletleri kokusuz , iyi bakımlı ve ücretsiz hale getirerek, halk kelimesi ile temizlik fikrini birleştiriyor.
Münster Heykel Projesinin en önemli ikinci özelliği yapıtları okumaya yönelik bir bellek geliştirmesi. Bu anlamda büyük bir geçmişi olan proje nin arşivi Landes Museum bölümünde gezilebiliyor.
Dominique Gonzalez –Foerster bu güne kadar katılan sanatçıların göstergelere hakim yapıtlarını “Bir Münster Romanı” isimli yapıta dönüştürüyor. Münster Heykel Projesini’nin bir okuma denemesi olarak görebileceğimiz yapıt, geçmiş ve bu günün heykel projesinin heykellerinin, geniş yeşil bir alanda 1:4 ölçekte çelik ve beton modellerinin yerleştirilmesinden oluşuyor.
Sigmund Freud “Çiçeklere bakarken yakalanan bir şey var.” der. Münster’in Prinzipalmarkt’ında yaprakları yarım kesilmiş sörf tahtası olan ve karmaşık, kötü hikayeler anlatan, Marko Lehanka’nın “Münster için Çiçek” çalışması var. Çiçeğin merkezi bir monitör işlevi görürken hoparlörler bir bilgisayara bağlı.Proje için başkahramanı şehrin yaşayanları olan kötü hikayeler üreten bir bilgisayar programı geliştirildi. Şehrin telefon rehberi ,isimler, soyadlar programı besleyen unsurlar. Ayrıca, bir meteroloji istasyonunun bilgileri sürekli olarak hikayelerin oluşmasını belirliyor. Çiçeği izlerken sonlarını –kendi hayatlarında olacağı gibi- bilen şehrin sakinlerine, kötümser bir hediye.






Suchan Kinoshita “Çinli Fısıldayıcılar” isimli ses yerleştirmesinde, Almanların “Stille Post ( Sessiz Mektup)”, Fransızların “Telephone Arabe”dediği, Türkiye’de kulaktan kulağa olarak bilinen bir çocuk oyununu kullanıyor . Resimli dergilerden muhtelif felsefecilerin yazılarından ve dil teorilerinden aldığı cümleleri kullanıyor. Oyun esnasındaki sözsel dönüşüm hassas ses kayıt teknikleri ile kaydedilmiş. Ziyaretçiler 24 saatlik bir oyunun loop ‘unu duyabilirler.
Şehrin ikinci dünya savaşındaki kötü geçmişi ile ilgili bir bellek tazeleme niteliğindeki yapıtı ”Bitkin Taşlar” ile Gustav Metzger kalıcılık ve geçiciliğin dönemecindeki manifestosunu auto-destructive ve auto-creative yapıtları ile ortaya koyuyor. Metzger İkinci Dünya Savaşı’nda ki alman şehirlerinin, İngiliz Kraliyet Hava Gücü (R.A.F) tarafından bombalanması ile oluşan yıkım ve dehşetle, Güncel Sanattaki bugünkü büyük güçler savaşına arasındaki bağlantıya da işaret eden R:Reduce,A:Art,F:Flights, (sanat uçuşlarını azalt) önermesi ile; dehşeti tekrar, bu günkü münster sehrinde, duvar diplerine ve köşelere yerleştirilen “bitkin taşları” ile gündeme getiriyor . Hergün sabah saat onda bir forklift bu taşları daha önce belirlenmiş yerlerine koyuyor. Taki serginin son günü gelinceye dek. Aynı zamanda yapıtın fotoğrafları çekilerek internet sayfasında(www.aequvalenz.com) yayınlanıyor. Bu arada Metzgerin 40 yıllık auto-destructive,auto-creative işlerinden oluşan bir sergi de projenin dahilindeydi.
Şehrin tedirgin tarihi ile bir nevi hafıza oyunu oynar nitelikteki çalışması ile Marta Rosler “Tedirgin Parçalar” isimli çalışmasında 1935 te Alman Resmi Hava Taşıma Komandoları için tasarlanmış Kartal Amblemi heykelini Josef Paul Kleihues’in tasarlamış olduğu büyük alışveriş merkezinin önüne yerleştirmiş. Orjinal kafesler, Anabaptist liderleri heyetinin işgence ve idam sonrası, 1536 da Saint Lambert kilisesinin kulesinde asılı olarak sergilemek için kulanılmıştı. Buna karşılık Kilisenin yanında yer alan Botanic Bahçesi St.Lambert kilisesi korosunu Halk Kütüphanesine götüren bambudan bir tünele evsahipliği yapıyor. Askerlikten ticarete, kiliseden kültüre ve bilgiye, Marta Roslerin mimari parçaları şehrin tarihini yeniden okuyor.
Projenin bir başka özelliğide coğrafi bir olgu olarak kent alanının sorgulanması. Birinci dünya savaşında yapay olarak yapılan “Aa”gölü sel akınlarına karşı yağmur suyunu biriktirmek için yapılmış. Şehrin parçası olan “Aa” gölünün kokusunu bütün münsterliler iyi biliyor. Sıvı gübrenin göle karışması ile olusan koku göl kıyısında bakılan 15.000 ineğin 85.000 domuzun sonucu . Koku dışında göl gübrelerden gelen fazla miktarda fosfata maruz kalıyor.Tue Greenfort’un gölün kenarına yerleştirmiş olduğu sıvı tankeri düzenli olarak göle sıvı püskürtüyor. Tankerin, tıpkı gümüş gibi parıldayan varlığı göl için pozitif bir eylemin habercisi. “Lake Aa” dan alınan su Demir(III)Chloride solüsyonu ile karıştırılarak tekrar göle veriliyor. Bu bir tür gölün suyunun kalitesini artırmaya yönelik aşılama.
Thomas Schütte Harsewinkelplatz’ta ki Kiraz heykelini yaptığı yere geri dönüyor. Bu ironik-eleştirel iş bir müze modelinden ibaret. 1987deki “kiraz sütunu” heykelinin yerini değiştirilmek istenmesi ve bunu sanatçının geri çevirmesi ile yer değiştirme önerisin olduğu yere “Chamber of Commerce” bir Çeşme diker. Münster Heykel Projesi 2007 için Schütte bu çeşmeyi cam ve çelik konstruksiyondan oluşan bir heykelle kapatıyor. Bu bir müze önerisi ancak içindekileri dışarıdan görebileceğimiz bir müze. Modernist bir binayı andırıyor. Hatta merdivenlerle zirveye tırmanan bir kişisi bile mevcut. Ancak bu modernist bina yağmurlu ve serin günlerde çeşmenin nemi ile buğulanarak post-modern içeri bakış almayan bir aynalı bina görüntüsü çiziyor. Schüttenin ironisi modernist teori açıklığı ile post-modernitenin bulanıklığını tekrar karşılaştırıyor.

Adreas Siekmann “Damlama. Özelleştirildiği çağda kamusal alan”. isimli çalışmasına evsahipliği yapan “Erbdrostenhof “Andreas Siekmann’ın protest heykeli için ideal bir platform . Barok stilde mimar Johann Conrad Schaun trafından yapıldı.1987 de Richard Serra’nın 25 tonluk çelik heykeli burada yer aldı. 1998 den beri, Almanyadaki şehir merkezleri, çoğunluğu hayvan figürü olan ve şehir pazarlama bölümleri tarafından bir tür şehir sanatı olarak adlandırılan, plastik figür ordusu tarafından istila edildi. Onlar, şehirlerin özel girişimcilere satılmasının bir parçası olarak, geniş bir ekonomik dönüşümün sessiz tanıkları. Siekmann ayrıca Soyut ekonomik süreçleri basit pictogramlara dönüştürerek, küresel ekonomi actörlerini oluşturduğu sanat mahkemesine davet ediyor ve gizlice ortaya konulan güç ilişkilerini bize gösteriyor.

Paul Wulf yedi yaşında iken ailesi tarafından dört çocuklu bir aile için evlerinin çok küçük olduğu bahanesi ile bir eve kondu.1932 de ruhsal rahatsızlık sebebi le tımarhaneye alındı. Paul’un ailesi onu geri almak istediğinde zihinsel olarak hasarlı olduğu söylendi. 16 yaşında iken faşistler tarafından saldırıya uğradı 1949 dan sonra yerel silahlar konusunda Federal Almanya Hükümetine karşı savaştı. Ancak bir sonuç elde edemedi. Hayatta olduğu sürece ağır ve siyah çantasındaki anti-faşizm le ilgili olan dosyaları ve gazete yazıları ile gezdi. İnsanların sıklıkla unuttuğu hikayeleri toplayan bir toplayıcı idi. Anti-Faşist ,Anti Nükleer hareket yanlısı yardımsever Paul Wulf, Silke Wagnerin “ Münsterin Tarihi Aşağıda” çalışması ile münsterin merkezinde duruyor. Betondan yapılma 3,5 metre boyundaki duyuru panosu görevi gören bir heykel olarak. Wagner Çevresel Arşiv Topluluğu ile birlikte çalışarak farklı metinlerden bir toplum forumu kurdu. www.uvz-archiv.de
Bruce Nauman’ın “Square Depression” “Çukur Kare”’si tersine çevrilmiş beyaz betondan bir piramit. Nauman tarafından 1977 de Doğa Bilimleri Merkezi için tasarlanan yapıt Münster Sculpture Project 2007 için gerçekleştirildi. Nauman, heykelin merkezine geldiğinizde hissettiğiniz gibi depresyon, depresif, umutsuzluk kelimeleri ile oynuyor.
Sodom ve Gomora’dan gelen melekler kötü günahlara bir son vermek için gelir ve sadece Lot ile karısını şehrin tanrının gazabı ile yok olacağını ve şehri terketmeleri konusunda uyarırlar. Ancak bir şartları vardır bütün herşey olup biterken arkalarına dönüp bakmamaları gerekmektedir. Yolda Lot’un karısı meleklerin emrine itaat etmez , merakına yenilir ve ardından tuzdan bir sütuna dönüşür.



“Petting Zoo” Mike Kelleyin tuzdan yapmış olduğu ve bir hayvan bakım ahılına yerleştirdiği heykel ile tavanda asılı üç monitördeki Dead Sea, New South Walley, Australia, Saint Helena adalarından aldığı doğal kaya manzarası görüntülerinden oluşuyor. Trajik bir şekilde Lot’un karısını yalayan midilli, keçiler ve eşşek, tuz ihtiyaçlarını ondan karşılıyorlar. “Petting Zoo” ya girerken, camlı ve kapalı mekandaki düzenlemede ise Kelley, insanın hayvana dönüşümünün ironik ilişkisini kuruyor.
“Münster Sculpture Project 2007” belirgin bir konsept altında toplanmayan işleri ve genellikle 60’lı yıllarda doğan bir kuşak sanatçıyı Almanyanın 2 dünya savaşı sonrası bu yeniden inşa edilmiş şehrinde, projenin 56. gününde 350.000 den fazla insanla buluşturuyor. 97 yılının etkinliğini 500.000 kişinin gezdiği varsayılırsa etkinliği büyük kılan en önemli etmenin birininde bu olduğu söylenebilir.
Bisikletler, nerede ise şehrin sembolü haline gelmiş. “Sculptour” ismi ile anılan bisiklet kiralama sistemi de projenin dahilinde, projenin tümünü bir günde gezmek isteyen bir kişi için en iyi yol. Şehir trafiği nerede ise bisiklet öncelikli diyebilirim.
Güneş ışını ile çalışan bisiklet pompaları şehircilik açısından güzel bir detay.
Bu arada sergi kataloğu aynı zamanda çocuk ziyaretçiler için yeniden ve eğlenceli olarak tasarlanmış. Sanat Eğitimi Projeleride “Skulptur Projekte Münster 07”nin önemli bir parçasını oluşturuyor.



Yazan:Ferhat Kamil Satıcı Tarih:19.09.2007 İstanbul.
Fotoğraflar:Hülya Özdemir

morphosis-graffiti painting


Street Art Istanbul – Morphosis / GRAFFİTİ- STREETART PAINTING

Street Art Istanbul oluşumu değişime Banker Han’dan başlıyor! Galata bölgesinde bulunan, Banker Han, 30 Mayıs Cumartesi günü graffiti ve post graffiti'nin örneklerine ev sahipliği yapıyor. İstanbul’un çeşitli bölgelerinde yaşayan ve farklı alanlarda çalışmalar üreten sanatçılar, 29 Mayıs günü Banker Han’da bir araya gelerek 400m2'lik bir alanda işlerini sergileyecek. Mekanı ziyaret edenler, şimdiye kadar sokakta karşılaştıkları graffiti ve stencil örneklerini bir arada görebilecekleri gibi, sanatçılarla tanışma imkanı da bulacak. 2 gün sürecek olan performans, 30 Mayıs Cumartesi akşamı 20.00’da Açık Radyo ve Karga dj’leri Spinz it funky / Cunort / Deniz K. / Tai fu performansının Gaia'nın poi gösterisi, A.P.O ve MC FUAT ERGİN 'da yer aldığı bir partiyle sona erecek. Mekan, 3 ay boyunca ziyaretçilere, müdahaleye ve değişime açık olacak. Etkinlik kooridoor çagdaş sanat programları tarafından desteklenmektedir. Banker Han İstanbul’da Osmanlı döneminde, borç veren Galata bankerlerinin konuşlandığı sokakta yer alan Banker Han, bugün boş ve kullanılmayan bir mekandır. Street Art İstanbul, her katı 222 metrekare olmak üzere 6 katlık bir yapı olan Banker Han’ın iki katını Morphosis etkinliği çerçevesinde, yaşayan bir mekana dönüştürecek.

Adres: Banker Han Banker sokak Galata – Istanbul Tarih: 30 Mayıs Cumartesi kokteyl:18:00 6 haziran – 1Eylül 2009 pazartesi - çarşamba - cuma 13 - 19 arası görülebilir.

STREET ARTISTS :BAY PERŞEMBE/ BOMBA FONDA/ BONAN/ CİNS/ dAS METAL/ deniz m örnek/ EMR3/ FLY PROPAGANDA/ gogo/ MADCAT/ osman/ PET 05/ RR RAD/ VANDAL HAYDAR/ YENİ ANIT/

GRAFFİTİ WRİTERS: S2K CREW/ IAC CREW/ KMR / PYON /BAKER/ COPIKSTAR/ MATE

new colossus
is a personal history project
in which artistic documents to
monuments are transformed by ferhat kamil satici.

sculpture is a document of carving and assembling.
construction is a document of dividing
and combining.
static is a document of gravity.
form is a document of process.
art is a document of living.
my ego is a document of existence.
new colossus is a monument
of this transformation