9 Temmuz 2010 Cuma

villa valberta residens/cityscale/fivetonsthreemetersthirtysevenletters





Eröffnung: 22.07.2010, 19.00 Uhr
Hissen der „WeltstadtmitHerz-Fahne“ am
Orleansplatz/Einmündung Weißenburger Straße: 18.00 Uhr
Eröffnung in der Lothringer13,
Städtische Kunsthalle München: 19.00 Uhr
Ausstellung: 23.07.–19.09.2010

Kuratiert von Beral Madra & Deniz Erbaş (Istanbul) und
Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann & Françoise Heitsch (München)

VIDEOIST – Videokooperative Istanbuler Künstler
Eröffnung im Lothringer13_Spiegel: 22.07.2010,
19.00 Uhr
Dauer: 23.07.–18.09.2010, Mi–Sa, 14.00–18.00 Uhr
„Cityscale“ ist im Kern ein künstlerisches Austauschprojekt über das Leben und Arbeiten in den Großstädten München und Istanbul. Es beschäftigt sich mit der Interaktion von städtischem Raum und sozialer Persönlichkeit des Bürgers unter der Prämisse dass diese Persönlichkeit erst durch diese Interaktion herausgebildet wird. Insofern ist jeder Bürger – ob inländischer oder ausländischer – eine Form von Immigrant, der am Diskurs zwischen Körper und Stadtraum teilnimmt. Ob er will oder nicht, er bezieht neben einem faktischen auch einen sozialen Ort in der Stadtstruktur. Diese Fluktuation schichtet und verzahnt die jeweilige Stadt zu einem ganz eigenen dynamischen Pattern.
Diese innere Struktur der Städte wird außen an den Formen der Stadt ablesbar, an ihrer Stadtplanung, ihrer Infrastruktur, ihren Bauten und ihrem jeweiligen Stadtbild. In diesem spiegelt sich das Befinden des Bewohners wieder. Die Künstler der Großstadt gehen von diesen „Stadtansichten“ aus. Sie „verbalisieren“ die Stadterfahrungen in ihren Werken und bilden ein ganz eigenes Kaleidoskop ihrer Stadt ab.
„Cityscale“ zeigt das individuelle innere Stadtbild des jeweiligen Künstlers, das als Reaktion auf das individuelle äußere Stadtbild entstanden ist. Letztendlich wird hier ein über das Stadtbild vermittelter Dialog von Individuen geführt, als eine Form von „gestützter Kommunikation“ in unseren autistischen Städten. Die Herangehensweise der Künstler ist dabei sehr unterschiedlich, Überschneidungen entstehen durch das kollektive Erleben der Situation des Künstlers im Stadtleben.
Die Ausstellung geht aus einer Kooperation der türkischen Kuratorinnen Beral Madra und Deniz Erbaş mit der deutschen Kuratorin Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann und der italienisch-deutschen Künstlerin Carlotta Brunetti hervor. „Cityscale“ bietet einen faszinierenden Einblick in die aktuelle, junge, hochkarätig besetzte Istanbuler Kunstszene, die im Rahmen des Kulturhauptstadtprojektes erst richtig zur Entfaltung kommt.
Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann 2010
fivetonsthreemetersthirtysevenletters/2009




Öffnungszeiten Di–So, 14.00–20.00 Uhr



http://www.lothringer-dreizehn.com/vorschau/halle/2010-cityscale/einfuehrung.html


Two Shadows of the 'public':Screen and Space/ The Techniques of Advanced Driving




İleri Sürüş Teknikleri, İstanbul, 2010, 5’

Yeni Anıt’ın İleri Sürüş Teknikleri projesi doğanın bağrında açılan plastik araç olan otoyollar ve otomobilin, kitleleri yönlendiren manipulatif doğasına alternatif bir Otomobille yaşam kılavuzu yaratma , yerel pozisyonların yarattığı çözümler ve problemleri dokümante etme denemesidir.  

The Techniques of Advanced Driving, Istanbul, 2010, 5’
New Colossus’s “The Techniques of Advanced Driving” project is a trial to document  the creation of  a life guide with an automobile alternative to the manipulative nature, directing the masses, of the automobile and highways as plastic instrument that are opened in the heart of nature and also problems and the solutions created by the local positions.    





VİDEOİST TÜTÜN DEPOSUNDA !

Videoist - Depo İşbirliği ile …
Kamunun İki Gölgesi: Ekran ve Uzam

“Kamunun kitlesel kurulumu kendinden organize olan video sanatçısının melez ve bir o kadar da özgün sanatında önem kazanır. Sürdürülebilir üretim olarak tüketimin yerini karşı kamusallıkların ölçüldüğü ekran yada gösterim alanları alır. Bir kamusal alan ölçüm kılavuzu olan video sanatı ve bir insiyatifi ortaya koyan video sanatçısı malum mirasın varisi ve karşı kültür’ün mahdumu konumuna yerleşir.” Videoist

9-13 Haziran 2010 da Tophane’de Tütün Deposunda İstanbul Merkezli Gezici Video Sanatı İnsiyatifi Videoist’in gösterimleri Kamunun İki Gölgesi:Ekran ve Uzam başlığı ile gerçekleşecek. Videoist sanatçıların kamusal alanda üretilmiş yada kamusal alanı konu alan videolarına yer verecek.

Gösterime katılan sanatçılar:Ahmet Albayrak, Yeni Anıt, Volkan Arslan, Başak Kaptan, Gülsün Karamustafa, Evrim Kavcar, Ali İbrahim Öcal, Suat Öğüt, Hülya Özdemir, Ferhat Özgür, Parça Tesirli, Nancy Atakan, Zeynep Erpolat, Necmettin Tarkan, Özlem Uzun, Cağrı Saray, Fikret Atay, Flo Kasearu

9 Haziran 2010 Çarşamba günü da saat 18:00 de yapılacak açılışın ardından saat 19:00 da yapılacak gösterimle başlayacak olan etkinlik 10-11-13 Haziran 2010 tarihlerinde saat: 12:00 ,15:00,18:00 de tekrarlar halinde gösterilecek.
12 Haziran 2010 tarihinde saat:12:00’de gösterim yapılacaktır.

Ayrıca gösterimlere paralel olarak sunum ve konuşmalar gerçekleşecek.
10 Haziran 2010 Cuma günü saat:17:00 da Nancy Atakan, “İnsiyatifler hakkında”,
12 Haziran 2010 Cumartesi günü saat:14.00 da Fırat Arapoğlu “Video’nun Radikal Dili”, saat:16.00’ da Atıl Kunst , “Evden ve Sokaktan, Ne Evden Ne Sokaktan'” ,
13 Haziran 2010 Pazar saat:14:00 de Barış Acar, “Kamusal Alan"da Rastladım Sana:
"Kamu" ve "Alan" Terimlerinin Dekonstrüksiyonu Aracılığıyla "Kamusal Alan"a Ulaşma Denemesi.

Etkinlik Adresi: Lüleci Hendek Caddesi Koltukçular Çıkmazı No.1 Tophane, İstanbul

Kamunun İki Gölgesi: Ekran ve Uzam

“Otoyol mühendisi ile televizyon yönetmeni “dirençten kurtuluş” denebilecek bir şey yaratırlar, Mühendis engelsiz, çaba yada dikkat göstermeden hareket edilecek yollar tasarlar, yönetmen insanların pek fazla rahatsız olmaksızın herhangi bir şeye bakmalarını sağlamanın yollarını araştırır…Mesela planlamacılar otoyolların yerini belirlerken , trafiğin akışını çoğunlukla bir yerleşim bir iş bölgesinden tecrit edecek şekilde yönlendirir. Yada zengin ve yoksul kesimleri veya farklı etnik bölgeleri ayıracak şekilde yerleşim alanlarının içinden geçirirler.”

Çağdaş metropollerdeki bu izolasyon olgusu toplumu farklı gruplara bölerken, insan bedeninin parçalı bir işlevsel makine olarak algılanmasını, toplumsal sınıflar arasında dokunulmayı, iletişimi azaltan rasyonel mimari ve şehirciliği, reklam ve kitlesel medyanın etkileri ile değerler sistemi olarak fiyat listelerini, insanların kültürel çeşitliliğine basınç uygulayan bir varoluşu ve bütün bu durumları aşmayı zorunlu kılan bir kendini ifade etme ihtiyacını da beraberinde getiriyor.

Şehrin silüetinde beliren ifade alanı olgusu sayesinde estetik ve politik direniş, hegemonik kamusallıkların yerini demokratik karşı kamusallıkların oluşturduğu köklere bırakır. Bu kökler iletişimin ve direnişin aracısız bir mekanda meta fetişizminden uzak olarak gerçekleşme umudunun olabileceğini taşır. İletişimin maddesi olarak kitle iletişim araçları da uzam’ın tanımı olan “Bir nesnenin uzayda kapladığı yer” yada Descartes’in deyişi ile “res extensa” ya dahil olarak gerçeğin sanal bir kurgusu konumunda kamusallığa eklemlenir.

Bu bağlamda halen en etkili kitle iletişim araçlarından olan tv’den bahsedecek olursak:
“Televizyonla birlikte bilgiye ulaşma kolaylığı, propaganda gibi alanlarda televizyonun başarısı toplum bilimcilerin bu alanı yeniden ele almasına, irdelemesine neden oldu. Sonuç: Televizyon iki yönlü etki yaratmaktaydı: Birincisi, televizyon yeni bir kamusal alandı ve bu da ekranın önünde olan çoğunluğu ilgilendirmekteydi.” (Bozkurt 2005 :78)

Diğer bir taraftan kitleleri yönlendirme aracı olan televizyon, reklamlar, haberler ve yayın akışı sisteminin oluşturduğu altmetnin zihinlerde yarattığı bombardımanla çalışırken , bir makine olarak rıza veya talep üretiyordu. Bir çeşit tüketici profili sipariş eden sermaye, tv’nin yarattığı manipülasyonla hem bize ulaşan ve gerçek olarak algıladığımız haberleri filtreliyor hemde tüketim kültürünü besliyordu. Tüketim kültürü ise yarattığı meta fetişizmi ile bireyleri hedef değerlere yönlenmiş obsesif komplisif kişiliklere çeviriyordu.

Bu durum, bizim tarih olgusundan uzaklaşmamıza ve hatırlama mekanizmamızın zayıflamasına sebep olur. Zamanın ve mekanın parçalanarak sürekli şimdiye bölünmesi anlamına gelen geçici süreksizlik durumu bizi gündelik yaşamlarımızı ve yargılarımızı oluşturan tarih olgusundan kopuklaştırma mekanizması ile baş başa bırakır. Bu yüzden üst üste yığılmış ve birbiri ile izole olmuş gerçekliklerimizi demokratize olmuş , katmanları açılmış ve yeniden bağıntılanabilir biçime dönüştürmek önem kazanır. Yaratılan videotextler aracılığı ile kamusallığın sağladığı kavisler, karşı stratejilerin oluşturduğu katlanmalar ve izole olmuş bilginin diğer bilgiyle olan temasını sağlayabilir. Video sanatı bu noktada kendi eleştirel ve demokratik karşı medya tavrı ile beliren teknolojik araç olarak sokaktaki bir bildirinin izleyici ile dolaysız kurduğu ilişkiye benzer metasız bir iletişim kurar.

Kamunun kitlesel kurulumu kendinden organize olan video sanatçısının melez ve bir o kadar da özgün sanatında önem kazanır. Sürdürülebilir üretim olarak tüketimin yerini karşı kamusallıkların ölçüldüğü ekran yada gösterim alanları alır. Bir kamusal alan ölçüm kılavuzu olan video sanatı ve bir insiyatifi ortaya koyan video sanatçısı malum mirasın varisi ve karşı kültür’ün mahdumu konumuna yerleşir.

… benim için melezliğin önemi iki orijinal andan üçüncünün doğması değildir. Benim için melezlik öteki pozisyonların doğmasına imkan veren “üçüncü uzam” demektir.( Homi K. Bhabha “The Third Space. İnterwiev with Homi Bhabha” Jonathan Rutherford(der), İdentity, Community, Culture Difference içinde Londra, Lawrence& Wishart ,1990 s,211.)

Ferhat Satıcı,2010





new colossus
is a personal history project
in which artistic documents to
monuments are transformed by ferhat kamil satici.

sculpture is a document of carving and assembling.
construction is a document of dividing
and combining.
static is a document of gravity.
form is a document of process.
art is a document of living.
my ego is a document of existence.
new colossus is a monument
of this transformation