9 Ağustos 2010 Pazartesi

KİMLİKLER LÜTFEN !/ID's PLEASE/ Femme Fatale



KİMLİKLER LÜTFEN!/IDs PLEASE!

12 Ağustos - 17 Eylül 2010 – CER MODERN, Açılış: 19:00

http://www.cermodern.org/

Küratör/Curator: Fırat Arapoğlu

Yeni Anıt
Nancy Atakan
Öykü Potuoğlu
Fatih Balcı
Ergin Çavuşoğlu – Konstantin Bojanov
Elif Çelebi
Orhan Cem Çetin
Didem Dayı
Kardelen Fincancı
Tina Fischer
Genco Gülan
İnsel İnal
Gaye Yazıcıtunç İnal
Şükran Moral
Ali İbrahim Öcal
Mehmet Öğüt
Hülya Özdemir
Arzu Parten
Çağrı Saray
Rüçhan Şahinoğlu

Açılış: 12 Ağustos

Açılış Performansı: İnsel İnal, Masaj/Mesaj


KİMLİKLER LÜTFEN!

Oysa yeni, zor düşünme biçiminin bir işareti olabilir.
Susan Sontag

Kimlik sözcüğü, kim ya da ne olunduğunu tanımlayan, bu kim olmanın sınırlarını çizen ya da onu belirleyen bir işlev görmektedir. Bu aynı zamanda, bir yakınlığı veya ilişkiselliği de gösterirken; farklılık kavramı ise, farklı olma durumunu, aynı olmamayı tanımlıyor ve başkalık, ayrımlılık anlamlarını içeriyor.

Üst-söylemler sanatın sınıf çelişkileri, kadın, gay/lezbiyen, göçmen, etnik köken gibi marjinal kimlikler konularını içermeyeceğini öne sürmekteydi/sürmektedir. Halbuki, sınıf çelişkilerinden kaçınılamaz. Aksine, bu noktada egemen bir ideoloji ve tek-söylemlilik yerine, çoğulculuğa ve demokrasiye dayalı tartışmacı bir sanat ve sanat tarihinin gerekliliğini göstermek ve 1990’lardan bu yana artan bir ivmeyle devam eden, Çağdaş Türkiye Sanatı içerisindeki “soykütük” ve “demokrasi” tartışmalarını geliştirmek gerekiyor.

Sanat kendisini kimlik tartışmalarından soyutlayamaz ve ortaya bir kimlik sorunsalını koyabilmek için de, öncelikle “kimlikler” ileri sürmesi lazım. Ancak bunun arkasından “öteki” ile ilişkiye geçebilecektir.

Fırat ARAPOĞLU


ID’S PLEASE!

But the new can be the sign of difficult thinking.
Susan Sontag

The term “identity” has a function of describing who you are or what you are, and of defining the boundaries of or determining who you are. While it shows at the same time closeness or relationality, the concept of difference describes the state of being different and of being not the same and includes the connotations of dissimilarity, differentiation.

Over-discourses have argued and still they do, that art does not include marginal identity issues such as the contradictions of class, femininity, gayness/lesbianship, migration, ethnic origin. However it is not possible to avoid contradictions of the class. Rather it is necessary to show the necessity to have a disputant art and history of art based upon pluralism and democracy should become argued instead of a hegemonic ideology and uniform discursivity, and also necessary to feed the discussions of “genealogy” and “democracy” accelerated from 1990s onwards within the Contemporary Turkish Art.

It is true that art can not isolate itself from the discussions of identity and that it should assert “identities” first in order to postulate an identity problematic. Only henceforth it can relate with the “Other”.

Fırat ARAPOĞLU

Femme Fatale, Sound İnstallation, 1'18'',2008

http://soundcloud.com/yeni-anit/femme-fatale

9 Temmuz 2010 Cuma

villa valberta residens/cityscale/fivetonsthreemetersthirtysevenletters





Eröffnung: 22.07.2010, 19.00 Uhr
Hissen der „WeltstadtmitHerz-Fahne“ am
Orleansplatz/Einmündung Weißenburger Straße: 18.00 Uhr
Eröffnung in der Lothringer13,
Städtische Kunsthalle München: 19.00 Uhr
Ausstellung: 23.07.–19.09.2010

Kuratiert von Beral Madra & Deniz Erbaş (Istanbul) und
Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann & Françoise Heitsch (München)

VIDEOIST – Videokooperative Istanbuler Künstler
Eröffnung im Lothringer13_Spiegel: 22.07.2010,
19.00 Uhr
Dauer: 23.07.–18.09.2010, Mi–Sa, 14.00–18.00 Uhr
„Cityscale“ ist im Kern ein künstlerisches Austauschprojekt über das Leben und Arbeiten in den Großstädten München und Istanbul. Es beschäftigt sich mit der Interaktion von städtischem Raum und sozialer Persönlichkeit des Bürgers unter der Prämisse dass diese Persönlichkeit erst durch diese Interaktion herausgebildet wird. Insofern ist jeder Bürger – ob inländischer oder ausländischer – eine Form von Immigrant, der am Diskurs zwischen Körper und Stadtraum teilnimmt. Ob er will oder nicht, er bezieht neben einem faktischen auch einen sozialen Ort in der Stadtstruktur. Diese Fluktuation schichtet und verzahnt die jeweilige Stadt zu einem ganz eigenen dynamischen Pattern.
Diese innere Struktur der Städte wird außen an den Formen der Stadt ablesbar, an ihrer Stadtplanung, ihrer Infrastruktur, ihren Bauten und ihrem jeweiligen Stadtbild. In diesem spiegelt sich das Befinden des Bewohners wieder. Die Künstler der Großstadt gehen von diesen „Stadtansichten“ aus. Sie „verbalisieren“ die Stadterfahrungen in ihren Werken und bilden ein ganz eigenes Kaleidoskop ihrer Stadt ab.
„Cityscale“ zeigt das individuelle innere Stadtbild des jeweiligen Künstlers, das als Reaktion auf das individuelle äußere Stadtbild entstanden ist. Letztendlich wird hier ein über das Stadtbild vermittelter Dialog von Individuen geführt, als eine Form von „gestützter Kommunikation“ in unseren autistischen Städten. Die Herangehensweise der Künstler ist dabei sehr unterschiedlich, Überschneidungen entstehen durch das kollektive Erleben der Situation des Künstlers im Stadtleben.
Die Ausstellung geht aus einer Kooperation der türkischen Kuratorinnen Beral Madra und Deniz Erbaş mit der deutschen Kuratorin Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann und der italienisch-deutschen Künstlerin Carlotta Brunetti hervor. „Cityscale“ bietet einen faszinierenden Einblick in die aktuelle, junge, hochkarätig besetzte Istanbuler Kunstszene, die im Rahmen des Kulturhauptstadtprojektes erst richtig zur Entfaltung kommt.
Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann 2010
fivetonsthreemetersthirtysevenletters/2009




Öffnungszeiten Di–So, 14.00–20.00 Uhr



http://www.lothringer-dreizehn.com/vorschau/halle/2010-cityscale/einfuehrung.html


Two Shadows of the 'public':Screen and Space/ The Techniques of Advanced Driving




İleri Sürüş Teknikleri, İstanbul, 2010, 5’

Yeni Anıt’ın İleri Sürüş Teknikleri projesi doğanın bağrında açılan plastik araç olan otoyollar ve otomobilin, kitleleri yönlendiren manipulatif doğasına alternatif bir Otomobille yaşam kılavuzu yaratma , yerel pozisyonların yarattığı çözümler ve problemleri dokümante etme denemesidir.  

The Techniques of Advanced Driving, Istanbul, 2010, 5’
New Colossus’s “The Techniques of Advanced Driving” project is a trial to document  the creation of  a life guide with an automobile alternative to the manipulative nature, directing the masses, of the automobile and highways as plastic instrument that are opened in the heart of nature and also problems and the solutions created by the local positions.    





VİDEOİST TÜTÜN DEPOSUNDA !

Videoist - Depo İşbirliği ile …
Kamunun İki Gölgesi: Ekran ve Uzam

“Kamunun kitlesel kurulumu kendinden organize olan video sanatçısının melez ve bir o kadar da özgün sanatında önem kazanır. Sürdürülebilir üretim olarak tüketimin yerini karşı kamusallıkların ölçüldüğü ekran yada gösterim alanları alır. Bir kamusal alan ölçüm kılavuzu olan video sanatı ve bir insiyatifi ortaya koyan video sanatçısı malum mirasın varisi ve karşı kültür’ün mahdumu konumuna yerleşir.” Videoist

9-13 Haziran 2010 da Tophane’de Tütün Deposunda İstanbul Merkezli Gezici Video Sanatı İnsiyatifi Videoist’in gösterimleri Kamunun İki Gölgesi:Ekran ve Uzam başlığı ile gerçekleşecek. Videoist sanatçıların kamusal alanda üretilmiş yada kamusal alanı konu alan videolarına yer verecek.

Gösterime katılan sanatçılar:Ahmet Albayrak, Yeni Anıt, Volkan Arslan, Başak Kaptan, Gülsün Karamustafa, Evrim Kavcar, Ali İbrahim Öcal, Suat Öğüt, Hülya Özdemir, Ferhat Özgür, Parça Tesirli, Nancy Atakan, Zeynep Erpolat, Necmettin Tarkan, Özlem Uzun, Cağrı Saray, Fikret Atay, Flo Kasearu

9 Haziran 2010 Çarşamba günü da saat 18:00 de yapılacak açılışın ardından saat 19:00 da yapılacak gösterimle başlayacak olan etkinlik 10-11-13 Haziran 2010 tarihlerinde saat: 12:00 ,15:00,18:00 de tekrarlar halinde gösterilecek.
12 Haziran 2010 tarihinde saat:12:00’de gösterim yapılacaktır.

Ayrıca gösterimlere paralel olarak sunum ve konuşmalar gerçekleşecek.
10 Haziran 2010 Cuma günü saat:17:00 da Nancy Atakan, “İnsiyatifler hakkında”,
12 Haziran 2010 Cumartesi günü saat:14.00 da Fırat Arapoğlu “Video’nun Radikal Dili”, saat:16.00’ da Atıl Kunst , “Evden ve Sokaktan, Ne Evden Ne Sokaktan'” ,
13 Haziran 2010 Pazar saat:14:00 de Barış Acar, “Kamusal Alan"da Rastladım Sana:
"Kamu" ve "Alan" Terimlerinin Dekonstrüksiyonu Aracılığıyla "Kamusal Alan"a Ulaşma Denemesi.

Etkinlik Adresi: Lüleci Hendek Caddesi Koltukçular Çıkmazı No.1 Tophane, İstanbul

Kamunun İki Gölgesi: Ekran ve Uzam

“Otoyol mühendisi ile televizyon yönetmeni “dirençten kurtuluş” denebilecek bir şey yaratırlar, Mühendis engelsiz, çaba yada dikkat göstermeden hareket edilecek yollar tasarlar, yönetmen insanların pek fazla rahatsız olmaksızın herhangi bir şeye bakmalarını sağlamanın yollarını araştırır…Mesela planlamacılar otoyolların yerini belirlerken , trafiğin akışını çoğunlukla bir yerleşim bir iş bölgesinden tecrit edecek şekilde yönlendirir. Yada zengin ve yoksul kesimleri veya farklı etnik bölgeleri ayıracak şekilde yerleşim alanlarının içinden geçirirler.”

Çağdaş metropollerdeki bu izolasyon olgusu toplumu farklı gruplara bölerken, insan bedeninin parçalı bir işlevsel makine olarak algılanmasını, toplumsal sınıflar arasında dokunulmayı, iletişimi azaltan rasyonel mimari ve şehirciliği, reklam ve kitlesel medyanın etkileri ile değerler sistemi olarak fiyat listelerini, insanların kültürel çeşitliliğine basınç uygulayan bir varoluşu ve bütün bu durumları aşmayı zorunlu kılan bir kendini ifade etme ihtiyacını da beraberinde getiriyor.

Şehrin silüetinde beliren ifade alanı olgusu sayesinde estetik ve politik direniş, hegemonik kamusallıkların yerini demokratik karşı kamusallıkların oluşturduğu köklere bırakır. Bu kökler iletişimin ve direnişin aracısız bir mekanda meta fetişizminden uzak olarak gerçekleşme umudunun olabileceğini taşır. İletişimin maddesi olarak kitle iletişim araçları da uzam’ın tanımı olan “Bir nesnenin uzayda kapladığı yer” yada Descartes’in deyişi ile “res extensa” ya dahil olarak gerçeğin sanal bir kurgusu konumunda kamusallığa eklemlenir.

Bu bağlamda halen en etkili kitle iletişim araçlarından olan tv’den bahsedecek olursak:
“Televizyonla birlikte bilgiye ulaşma kolaylığı, propaganda gibi alanlarda televizyonun başarısı toplum bilimcilerin bu alanı yeniden ele almasına, irdelemesine neden oldu. Sonuç: Televizyon iki yönlü etki yaratmaktaydı: Birincisi, televizyon yeni bir kamusal alandı ve bu da ekranın önünde olan çoğunluğu ilgilendirmekteydi.” (Bozkurt 2005 :78)

Diğer bir taraftan kitleleri yönlendirme aracı olan televizyon, reklamlar, haberler ve yayın akışı sisteminin oluşturduğu altmetnin zihinlerde yarattığı bombardımanla çalışırken , bir makine olarak rıza veya talep üretiyordu. Bir çeşit tüketici profili sipariş eden sermaye, tv’nin yarattığı manipülasyonla hem bize ulaşan ve gerçek olarak algıladığımız haberleri filtreliyor hemde tüketim kültürünü besliyordu. Tüketim kültürü ise yarattığı meta fetişizmi ile bireyleri hedef değerlere yönlenmiş obsesif komplisif kişiliklere çeviriyordu.

Bu durum, bizim tarih olgusundan uzaklaşmamıza ve hatırlama mekanizmamızın zayıflamasına sebep olur. Zamanın ve mekanın parçalanarak sürekli şimdiye bölünmesi anlamına gelen geçici süreksizlik durumu bizi gündelik yaşamlarımızı ve yargılarımızı oluşturan tarih olgusundan kopuklaştırma mekanizması ile baş başa bırakır. Bu yüzden üst üste yığılmış ve birbiri ile izole olmuş gerçekliklerimizi demokratize olmuş , katmanları açılmış ve yeniden bağıntılanabilir biçime dönüştürmek önem kazanır. Yaratılan videotextler aracılığı ile kamusallığın sağladığı kavisler, karşı stratejilerin oluşturduğu katlanmalar ve izole olmuş bilginin diğer bilgiyle olan temasını sağlayabilir. Video sanatı bu noktada kendi eleştirel ve demokratik karşı medya tavrı ile beliren teknolojik araç olarak sokaktaki bir bildirinin izleyici ile dolaysız kurduğu ilişkiye benzer metasız bir iletişim kurar.

Kamunun kitlesel kurulumu kendinden organize olan video sanatçısının melez ve bir o kadar da özgün sanatında önem kazanır. Sürdürülebilir üretim olarak tüketimin yerini karşı kamusallıkların ölçüldüğü ekran yada gösterim alanları alır. Bir kamusal alan ölçüm kılavuzu olan video sanatı ve bir insiyatifi ortaya koyan video sanatçısı malum mirasın varisi ve karşı kültür’ün mahdumu konumuna yerleşir.

… benim için melezliğin önemi iki orijinal andan üçüncünün doğması değildir. Benim için melezlik öteki pozisyonların doğmasına imkan veren “üçüncü uzam” demektir.( Homi K. Bhabha “The Third Space. İnterwiev with Homi Bhabha” Jonathan Rutherford(der), İdentity, Community, Culture Difference içinde Londra, Lawrence& Wishart ,1990 s,211.)

Ferhat Satıcı,2010




30 Mayıs 2010 Pazar

mardin bienali-abbaracadabra/fivetonsthreemetersthirtysevenletters

FIVETONSTHREEMETERSTHIRTYSEVENLETTERS/2008


Mardin’de Bienal: ‘AbbaraKadabra’ için geri sayım başladı!

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında bir ön açılış sergisi olarak düzenlenen “Davetinizi Aldım, Teşekkürler!” adlı uluslararası serginin ardından Mardin 4 Haziran - 5 Temmuz 2010 tarihleri arasında düzenlenecek olan asıl büyük sergiye hazırlanıyor. Çalışmaların hızla sürdüğü bu yılki büyük sergi gerek ulusal gerekse uluslararası alanda saygın ve deneyimli sanatçıların katılımıyla bir bienal formatı olarak tasarlanıyor ve Mardin’in şimdiye kadar ev sahipliği yapacağı en büyük çağdaş sanat sergisi olma iddiasında. Bu yönüyle bienal salt Mardin coğrafyasına kültürel yönden yeni bir ivme kazandıracağı gibi Türkiye’nin de çağdaş sanat belleğine güçlü katkılar sağlayacak bir platform oluşturacak. Mardin Valiliği ve Başbakanlık GAP İdaresi’nce desteklenen, küratörlüğünü Döne Otyam’ın üstlendiği, danışmanlığını Ferhat Özgür ve Ayşegül Sönmez'in yaptığı sergi başlığı çıkış noktasını, Mardin'de hem ev hem de sokağa geçit veren binlerce yıllık mimari yapıların adı olan Abbara'lardan alıyor. Bienal başlığı olan ‘AbbaraKadabra’ ise Mardin’e özgü bu mimari yapı ve şehrin ev sahipliği yapacağı çağdaş sanat hareketinin büyüleyici bileşimine işaret ediyor. Mardin’de her bir abbara sosyolojik, mimari ve felsefi açıdan önemli önermeleri içerdiğinden dolayı, projenin açılış cümlesi olarak abbara'nın kendisi, kentin yüzyıllarca öncesinde görmezden geldiği kamusal ve özel arasındaki diyalektiğe vurgu yapıyor ve böylece bugünü daha iyi anlamamız gerektiğini amaçlıyor.


‘AbbaraKadabra’da sergilenecek yapıtlar, Kasimiye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Cumhuriyet Meydanı, Tokmakçılar Konağı gibi tarihsel yerleşimlerin yanı sıra şehrin kamusal alanları ve bazı abbaralarda yer alacak. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanacak sergi katalogu bu yıl yapıtların mekansal konumlandırmalarını belgelemesi amacıyla sergiden sonra yayınlanacak ve sergi görünümüne ilişkin daha ayrıntılı bilgiler içerecek. Katalog metinlerinde Murathan Mungan’ın ‘Paranın Cinleri’ adlı öyküsü, Esra Aliçavuşoğlu’nun bienal olgusuna odaklanan metni ile Ayşegül Sönmez, Ferhat Özgür ve Döne Otyam’ın ‘İçerden Okumalar’ adını taşıyan ve bienal sürecini eksisi ve artısıyla değerlendiren ortak hazırlayacakları metin-söyleşileri yer alacak. Bu yılki ilk etkinlik, Türkiye’nin farklı coğrafyalarından genç ve yetişkin sesleri bir araya getirmesiyle de yeni bir dayanışma ve güven ortamı yaratmayı amaçlıyor. Aralarında Ben Rivers, Margaret Salmon, Lawrence Weiner, Shaun Gladwell, Heike Weber, Matthias Schamp, Oliver Musovik, Hussein Chalayan, Ferhat Özgür, Selim Birsel, Ursula Mayer, Adrian Paci, Fatih Tan, Tomur Atagök, Maurizio Pellegrin, Serhat Kiraz, Mithat Şen, Erdağ Aksel, Kezban Arca Batıbeki, Gülay Semercioğlu, Mehmet Çeper, Nurullah Görhan, Çınar Eslek, Serkan Demir, Erdal Duman, Arzu Başaran, Hakan Irmak ve Gülay Semercioğlu gibi farklı kuşaklardan 61 katılımcının bulunduğu ‘AbbaraKadabra’ da, Nezaket Ekici ve Funda Karakuş’un Kasımiye Medresesi ve Tokmakçı Konağı’da gerçekleştirecekleri iki ayrı performans da etkinliğin çok disiplinli yapısını güçlendiren dinamikleri oluşturacak.




www.mardinbienali.org

13 Mayıs 2010 Perşembe

Body ← ------ → Space/ Wind of Hammer






Wind of Hammer /2008






Beden ← ------ → Mekan


Küratörler: Ebru Nalan Sülün- Fırat Arapoğlu

14-21 Mayıs 2010 tarihleri arasında Antalya, Akdeniz Üniversitesi Olbia Sanat Galerisi’nde Ebru Nalan Sülün ve Fırat Arapoğlu küratörlüğünde “Beden-Mekan” başlıklı sergi sanatseverlerle buluşacak. Sergiye video ve yerleştirmeleri ile Fuat Akdenizli, Işık Aslıhan, Yeni Anıt, Elif Çelebi, Didem Dayı Tirek, Handan Dayı, İnsel İnal, Gaye İnal Yazıcıtunç, Hülya Özdemir, Arzu Parten, Hande Rastgeldi, Çağrı Saray, Zeynep Rüçhan Şahinoğlu, Kemal Tizgöl, Gül Yasa ve Nevin Yavuz katılıyor. Sanatçılar, “Beden-Mekan” kavramları arasındaki karşılıklı ilişkiyi sorgularken, “Yaşamlar bedenler aracılığı ile biçimleşen bir güç ilişkileridir” diyen Gilles Deleuze’ün izini sürüyorlar. Sergiyse bunu, soykütüksel bir fenomen olarak, her bir sanatçının göstergeleri ve okunması gereken semiolojik unsurları izleyenlere sunarak gerçekleştirebileceğini varsayıyor. Sülün & Arapoğlu bu konuyu, “Deleuze’ün sorgulamalarında iki kilit kavram karşımıza çıkar: Beden ve Bilinç. Güçlerin çatıştığı bir ortamda, gerçekliğin hiçbir niceliği kalmaz. Çünkü zaten gerçeklik, gücün niceliği olarak tespit edilir. Böylece şu ileri sürülebilir: Beden ve Bilinç arasındaki gerilimin niceliği dışında, başka bir gerçeklik yoktur” diyerek, sorunsallaştırıyorlar. Bu bağlamda Deleuzesel bir yorumla sergide; organsız bedene dair okumalar yapmak ve minör yaklaşımlarla kaçış çizgileri yaratmak amaç ediniliyor. Sergide; beden, kimlik, mekan, zaman, çevrenin önemi ve tüm bunların tam ortasında duran bireyin uzamsal boyutu üzerine şekillenen kavram bilmecesi, çok yönlü ve çok sözlü bir cepheden çözülmeye çalışılıyor.


Relief Walve/The New Agrarian Centre/Five times a day


Subap, 13 sanatçının, ulusal ve uluslararası çevre sorunları ve çevre politikalarına cevaben ürettiği sanat eserlerinden oluşan bir sergi. Sanatçıların, fotoğraf, kısa video, performans ve yerleştirme gibi medyaları kullanarak küresel ısınma, çevre kirliliği, doğal tahribat, çölleşme ve genetiği değiştirilmiş gıdalar konularını ele alan çalışmalarını sunacakları sergi, 28 Mayıs - 2 Haziran tarihleri arasında George Jones Hatıra Çifliği'nde ziyaret edilebilir. Açılış Kokteyli: 28 Mayıs 2010 15:00 - 18:00 Yer: George Jones Memorial Farm. Oberlin, Ohio Bilgi için: 440-775-8181 Subap Arzu Özkal ve Nanette Yannuzzi-Macias tarafından düzenlenmiştir.

Katılan sanatçılar: Yeni Anıt, Nazan Azeri, Burçak Bingol, Genco Gülan, Güneli Gün, Erhan Muratoğlu, Suat Öğüt, Ethem Özgüven İz Öztat & Dikran Taş, A. Tufan Palalı, Mark Slankard, Eden Ünlüata


Relief Valve is an exhibition of the work of thirteen artists whose work addresses environmental issues. Using a variety of media from photography and video, to performance and installation the selected art works provide insights into land use, biodiversity and the recent controversy over genetically modified foods in Turkey. Opening Reception: May 28, 2010 3-6pm Exhibition can be viewed till June 2, 2010. Location: George Jones Memorial Farm 1.9 miles east on State Route 511, Oberlin, Ohio For information please call: 440-775-8181 The exhibition is curated by Arzu Ozkal and Nanette Yannuzzi-Macias. Oberlin College, Department of Art.

Artists: Yeni Anıt, Nazan Azeri, Burçak Bingol, Genco Gülan, Güneli Gün, Erhan Muratoğlu, Suat Öğüt, Ethem Özgüven İz Öztat & Dikran Taş, A. Tufan Palalı, Mark Slankard, Eden Ünlüata

10 Nisan 2010 Cumartesi

turist in formasyon/ Reality Report/ Hakikat Raporu




Hakikat Raporu/2010

Yeni Anıt "Hakikat Raporu" isimli çalışmasında Turist Formasyon sergisinin proje gezisinde ortak hareket noktası olan  Sabiha Gökçen Havalimanının kadın kimliğinden hareketle, devletin neferleri ve onların simgesel varlıkları ile  havadan yere karadan denize ötekileştirme stratejilerini, militer ve sivil oluşum olarak sanatın turistik ve meta değerini, başarı ile tamamlanan bir görevin ödüllendirilme pratiği ile buluşturuyor. 





13 Mart 2010 Cumartesi

unplugged / Artist‘s Declaration of Property



YENİ ANIT

‘‘Artist‘s Declaration of Property‘‘
50x50x10cm
Mixed materials
2010

‘‘Sanatçının Mal Beyanı‘‘
50x50x10cm
Karışık Teknik
2010

unplugged: görüntünün fragmanlaşmış doğasından bir arkaplan akustiğine geçiş

(please scroll down english and german text )

VİDEOİST bu sergide monitörlerin, projeksiyonların ve oynatıcıların fişini çeker. Elektriği
keserek VİDEOİST, materyali ve hareketli imgelerin maddi olmayan arkaplanlarını sorgular
ve seçilmiş video işlerin süreçlerini, erken gelişim aşamalarını görselleştirir. Bu
aşamalardan çizimler, metinler, nesneler ve notlar gibi türemiş materyaller serginin
esas unsurlarını oluşturular ve başlangıç noktalarına ve yaklaşımlara işaret eder, video
sanatçılarının stratejilerini ve üretim süreçlerini tematize ettiği gibi medyumun üstüne
düşünceleri de tematize ederler. Bu materyaller final ürünü olan videoyu tasvir etmezler
ama bağımsız işler olarak kendilerini temsil ederler.
„Zaman Notları‘‘ işinde Ali Kazma, hareketli imgenin temel yapısı olarak zamanı çıkartır. „Obstructions‘‘
adlı video serisi üstüne çalışırken kullandığı defterden çıkarttığı zamankodları,
kurgu aşamasında önemli bir rol oynadığı gibi, kendi çalışma süreçlerini görselleştiren bir
metod oluşturur.
Fatih Aydoğdu, videosu „Diglossia‘‘ (iki dillilik) nın tektek karelerini, çizgisel imge sekansının
haritasını çıkartır veya şifresini çözer gibi bir yerleştirme şeklinde gösterir.
Sinema ve filmlerin klasik üretim modelini Suat Öğüt ve Çağrı Saray farklı yollarla ele
alır. Suat Öğüt‘ün „Tüketim Pratikleri‘‘ videosu için hazırladığı storyboard‘dan (hikaye
izleği) çıkarttığı dokuz çizimi sanatçının çalışma pratiğini tasvirler. Sinema filmlerinin üretim
süreçleri ile doğrudan ilişkilidir. İlk etapta Öğüt tek tek sahnelerin ve dekorların çizgi
romana benzer iki boyutlu görselleştirmelerinin planını belirten bir storyboard yaratır.
Çağrı Saray‘ın „Kırmızı Oda“ videosunda temel unsur teşkil eden el ile yazılmış senaryosu
ayrıca. „Sekans 30, 31, ve 32“ için temeldir ki videoda göründüğü gibi senaryo betimlediği
imgelere çevrilmemiş fakat imgenin kendisi olmuştur. Bölünmüş storyboarduna benzer olarak
Saray senaryonun üç sekansının parçalarını gösterir.
Ferhat Özgür Video işlerinde güncel toplumsal ve kültürel fenomeni öznel referans sistemleri
ile birleştirir. Özgür‘ün „Bridgend Onyedi“ adlı video işinin başlangıç noktası Bridgend‘da
(İngiltere) bir yıl içinde (Şubat 2007-Şubat 2008) intihar etmiş gençlerin medyadan alınmış
17 portresidir.
Hülya Özdemir, materyalin bir başlangıç noktası olmasını, potansiyelini ve bir müzenin
kurumsallaştırma sistemindeki bilginin güce dönüşümünü sorgulayan „Resmi Hafıza Kaybı“
adlı işinde videosunun materyallerini bağımsız bir yerleştirmeye dönüştürüyor.



„Sanatçının Mal Beyanı“nda Yeni Anıt, VİDEOİST‘in geçmişini ve temel özelliklerini,
2003‘ten beri mobil ve bağımsız bir proje olarak varolduğunu belirterek gösterir.




unplugged: a transition from the fragmented nature of the image to a background acoustic

In this exhibition VİDEOİST unplugges monitores, projectors and players. By cutting off the
electricity VİDEOİST questions the material and immaterial backgrounds of moving images
to visualise early development stages and processes of selected video works. Materials
deriving from these stages such as drawings, texts, objects and notes become the core
elements of the exhibition and point on approaches and starting points, thematise the work
processes and strategies of video artists as well as refelctions on the medium itself. These
materials do not illustrate the final product video but stand for themselves as independent
works.


In the work “Time notes“ Ali Kazma extracts time as basic structure of the moving image.
The timecodes taken from his notebooks while working on the video series “Obstructions“
become a method to visualize the own working processes as timecodes play an essential
role in the editing.
In form of an installation Fatih Aydoğdu shows single frames of his video “Diglossia“ as
decoding or mapping of the linear image sequence.
The cinema and the classical mode of production of films are taken up by Suat Öğüt and
Çağrı Saray in different ways. The nine drawings by Suat Ögüt form the storyboard for
his video “Consumption Practices“ and illustrate the working practise of the artist which is
directly related to production processes of motion pictures. As a first step Öğüt creates a
storyboard that implies the planning of individual scenes and settings in a two-dimensional
visualization, similar to a comic. The handwritten scenario, that is a central element in the
video “Red Room“ by Çağrı Saray is also the basis for “Sequence 30, 31 and 32“. Whereas
in the video the scenario is not converted into the images it describes, but becomes the
image itself, Saray visualizes in the three sequences parts of the scenario, similar to a
fragmented storyboard.
In his video works Ferhat Özgür combines current social and cultural phenomena with subjective
reference systems. Taken from the media, the 17 portraits of young suicides from
Bridgend (UK), who have all commited suicide within one year (February 2007-February
2008), are the starting point of Özgür video work “Bridgend The Seventeen“.
The material as a starting point and its potential shows Hülya Özdemir in her work “Resmi
Hafıza Kaybı“ (Official Memory Loss), as she develops materials of her last video, in which
she questions the transformation of knowledge into power in the institutionalised system of
a museum, as an independent installation.
In “Artist‘s Declaration of Property“ Yeni Anıt visualises the basic characteristics and the
background of VİDEOİST that exists as a mobile and independent project since 2003.

unplugged:

ein Übergang von der zersplitterten Natur des Bildes zum akustischen Hintergrund

In dieser Ausstellung zieht VİDEOİST den Stecker von Monitoren, Projektoren und Abspielgeräten,
um frühe Entwicklungsstadien und Entstehungsprozesse von Videoarbeiten zu
visualisieren. Materialien aus diesen Phasen wie Zeichnungen, Texte, Objekte und Randnotizen
werden zu den wichtigsten Elementen der Ausstellung und zeigen Herangehensweisen
und Ausgangspunkte, thematisieren die eigenen Arbeitsprozesse und Strategien
von Videokünstlern sowie Reflektionen über das Medium selbst. Sie stehen nicht illustrativ
neben dem Endprodukt Video, sondern für sich als eigenständige Arbeiten.
In „Time Notes“ extrahiert Ali Kazma Zeit als Basisstruktur bewegter Bilder. Aus seinen
Notizbüchern für die Videoreihe „Obstructions“ entnommene Timecodes die beim Editieren
der Videos eine zentrale Rolle spielen, werden zu einer Methode, um die eigenen Arbeitsprozesse
zu offenbaren.
Fatih Aydoğdu zeigt in einer Installation einzelne Frames seiner Videoarbeit „Diglossia“
(Zweisprachigkeit) als Entschlüsselung und Analyse der linearen Bildfolge.


Das Kino sowie die klassische Produktionsweise von Kinofilmen werden von Suat Öğüt
und Çağrı Saray auf unterschiedliche Weise aufgegriffen. Die 9 Zeichnungen von Suat
Öğüt bilden das Storyboard zu seinem Video “Consumption Practices” und veranschaulichen
die Arbeitsweise des Künstlers, mit der er sich direkt auf Produktionsabläufe von
Kinofilmen bezieht, in einem Storyboard die Planung einzelner Szenen und Einstellungen
in einer zweidimensionalen Visualisierung, ähnlich einem Comic, umzusetzen.
Das handgeschriebene Szenario, das zentrales Element in der Videoarbeit „Red Room“
von Çağrı Saray ist und dort eben nicht in Bilder umgesetzt, greift der Künstler für „Sequenz
30, 31 und 32“ auf und entwickelt eine eigenständige Visualisierung.
Ferhat Özgür kombiniert in seinen Videoarbeiten aktuelle sozialpolitische und kulturelle
Phänomene mit subjektiven Bezugssystemen. Die 17 in den Medien veröffentlichten Portraits
jugendlicher Selbstmörder aus dem Walisischen Bridgend (UK), die sich alle innerhalb
eines Jahres (von Februar 2007 bis Februar 2008) das Leben genommen haben, sind
der Ausgangspunkt von Özgürs Videoarbeit „Bridgend The Seventeen“.
Das Material als Ausgangspunkt und dessen Möglichkeiten zeigt Hülya Özdemir in ihrer
Arbeit „Resmi Hafıza Kaybı“ (Official Memory Loss) in der sie Materialien aus ihrem letzten
Video zu einer eigenständigen Arbeit weiterentwickelt.
In der Arbeit „Artist’s Declaration of Property“ (Eigentumserklärung des Künstlers) visualiert
Yeni Anıt die Grundzüge und Hintergründe des Projektes VİDEOİST, das als mobiles
und unabhängiges Projekt seit 2003 besteht.

Kristina Kramer, 2010


Unplugged


Görüntününün fragmanlaşmış doğasından bir arkaplan akustiğine geçiş:



“Genellikle her çağda, yapısı gereği o çağın iç gerçeklerini ifade etmeye en uygun -ya da daha çağdaş bir söylemi tercih ederseniz- belirli bir dönemin ya da Sarter’cı deyişle “nesnel nevrozu’nun” belirtilerini en zengin biçimde sunabilen ayrıcalıklı bir biçim ya da tarzın bulunduğu ileri sürülür” (Post-Modernizm,F.Jameson S.113 Y.K.Y yayıncılık)

Bu form eğer film ise video nun gerçekliği ile film arasında farklar aslında bulanık bir yorumu açık bırakıyor. Video’nun ses ile ilgili dolaysız önceliksiz yapısı onun farkını ortaya koyuyor ancak bu konuda aynı kitap tan alacağım bir parçada Jameson;

“Orta Avrupalı Yahudi yazarların Almanca yazma ile Yiddish dilinde yazma arasındaki geçirdikleri tereddüt üzerine yaptığı bir tartışmada Kafka, bu iki dilin, bir birinden diğerine doyurucu bir biçimde çevrilemeyecek ölçüde yakın olduklarını belirtir. Bu durumda , film kuramı – tabii herşeyden önce böyle bir şey varsa- video kuramı arasında ilişki içinde bu tür bir benzetme yapılmak istenebilir.” diyor ardından,

Video’nun filmin mirasını almış ancak ona farklı anlam katmanları katmış olan dolayımsız yapısıyla , tv merkezli -karşı yada içinde- olan bu üretimin çözümlemeye yönelik adımları atarken video nun medya yı eleştiren manipülatif tv ye karşı demokratik video sanatı düşüncesini tekrar ele alabiliriz.

Video’yu prizden çekip arkaplan akustiğini ortaya koyan , metinsel ilişkilerden, tasarımsal süreçlere, göstergelerin kaydedilip olduğu gibi gösterildiği hazır görüntü işlerin oluşumundan, kurgusal fikirlerin oluşturulmasına, video’nun bütün süreçlerini görünür kılmayı amaçlamaktadır.

Unplugged Video Sanatı üreten sanatçıların yapıtlarının gelişiminin bir haritasını çıkarmak için Video nun fişe takılmadan önceki oluşumunun bilgisini sergilemek istiyor. Bu bilginin tanıkları olarak çizimler,metinler objeler filmin oluşum aşamasındaki her materyal serginin ana malzemesidir.

Sergiye katılan sanatçılar: Fatih Aydoğdu , Yeni Anıt , Ali Kazma, Çağrı Saray, Hülya Özdemir , Ferhat Özgür,Suat Öğüt tür


12 Mart 2010 da Manzara Perspektif sanat galerisinde açılışı gerçekleşecek olan sergi 12 Nisan 2010 tarihine galerinin adresi olan Tatar Beyi Sokak 27
Kuledibi — Beyoğlu — İstanbul adresinde görülebilir.


Videoist
Ferhat Kamil Satıcı, 11 kasım 2009 Çarşamba.

26 Şubat 2010 Cuma

UNDERGROUND POETIX 5 / Bir altkültür mirası


MARTIN İLK HAFTASI DAĞITIMDA

BU SAYIDA

*Kenneth Rexroth: Karşı Kültür (ve Beat Kuşağı)

Beat kuşağı, sıklıkla ağızlara sakız olan bir kavram ülkemizde, elbette ki beat kuşağı Amerika’ya gökyüzünden düşmedi, onun içine doğduğu bir ortam ve bu ortamın: edebi, kültürel, politik ve de aktivist tabanı zaten hazırdı, işte Kenneth Rexroth biraz kızarak ve yer zaman sitemkar sivri bir dil kullanarak beat’in varolan karşı-kültür arenasının sadece bir parçası olduğunu bize net bir dille anlatıyor. Bu anlatı sıran birinin kaleminden değil, yaşamıyla anlatısını doğrulayan birinin ağzından dökülüyor.

*Bir Alt-Kültür Mirası Ferhat Kamil Satıcı

Satıcı’nın dosya metni tam olarak durumun bir özeti niteliğinde, benim tabirimle net olarak “Yeni Şehir Etnografisi” sokak sanatı & mimari açılımını yakalayarak ortaya arkeolojik bir metin koyuyor. Demoda’nın rahatlıkla moda olabildiği bu ülkede işin özüne ve güncel pratiğine yönelik nitelikli bir çalışma.



*İslam’da Satanizm Hakim Bey

Türkiye’de Hakim Bey noktasında sadece çeviri alanında değil teori ve pratik olarak da söz sahibi konumunda olan İnan Mayıs Aru, TAZ haricinde de Hakim Bey üzerine çalışmalarına devam ediyor, İslam’da Satanizm Hakim Bey’in önemli bir çalışması.

*Hasan Sabbah’ın Uyuşturucu Düşleri

Yakın zamanda Hasan Sabbah’ın William Burroughs’ca yazılmış “son sözler”ini de yayımlayacak olan UP, bir ön metin sunuyor: uyuşturucular hele ki halüsinojenler noktasında Türkiye’de fantastik açıdan Alemut harici pek bir iş yapılmayan Sabbah’a sıkı bir yaklaşım.

*Easy Rider

Karşı-kültürün kült mertebesine ermiş ve yol filmi sınırlarının ötesine geçebilmiş kutsal yapımı üzerine enfes bir çözümleme.

*Yage Mektupları. Allen Ginsberg William Burroughs

William Burroughs ilk kitabı Junky’yi: “yage benim için yeni bir kapı olabilir” diye düşünerek bitiriyor. Yage her ne kadar bir uyuşturucu olmasa da kültürel yapısı ve halüsinojik yapısı Burroughs için hem zihinsel ve edebi açıdan hem de yeni bir madde olması bakımından yaşamında büyük bir yer kaplıyor. Allen Ginsberg, Burroughs’un gidip takıldığı ülkelerde daha sonra onun deneyimlerini de kullanarak Yage’yi deniyor ve bunun üzerine Burroughs ile olan yage yazışmaları başlıyor.

*Kızgın Tugay- The Angry Brigade.

Merve Darende derlediği bu metinle net olarak Kızgın Tugay’ın hikayesini sunuyor bize.

*Charles Plymel: BEAT KUŞAĞI ÖNCÜSÜ BİR GERÇEK HIPSTER

Hipster ne yazık ki hala ülkemizde zaten üzerine eğilinen çok az kişi tarafından hippi olarak çevriliyor, oysa beat öncesi kültürde tıpkı hobolar gibi geleceği şekillendiren bu insanlar doğal olarak beat kuşağının da köşe taşlarını belirledi, yaşamlarına, kültürlerine net olarak şekil verdi. Plymel Türkiye’de adına rastlanamayacak bir şair, yazar, anlatıcı. Beat kuşağının baba isimlerinin tapındığı ve değer verdiği saygıda kusur etmediği bir isim. Bu enfes röportajdan bilinmeyen bir tarihe yönelik zevkle öğreneceğiniz çok şey var.


*Zen Şiiri –İnan Mayıs Aru

Tam olarak eksiksiz bir zen şiiri, zen ve şiir-i dosyası. Daha ne olsun ki?

*Jazz Şiiri

*Bu sayının ritmi açısından kendiliğinden doğan kaçınılmazlıklardan biri Jazz Şiiri

*Wong Kin Yuen. Uzamların Kıyısında: Blade Runner, Ghost in the Shell ve Hong Kong’un Hong Kong Kentsel Uzamı

*Osman Şişman’ın emek harcadığı çevirisiyle bilim kurgu sineması ve mimari noktasında okunması farz bir metin.

*Levent Şentürk SARKİS’i yazdı.

*Poetix giderek müziğe kendi müziğine daha çok yer verecek, bu sayıda, Batur Sönmez ve BICYCLE DAY röportajı dışında
DİĞER ANA NOKTALARIMIZ İSE:

*EXHAUST. Sanat Politiktir.
*GOD SPEED YOU BLACK EMPEROR. Kaos Politikası
POETIX sayfalarında

*Karşı-Kültür Mimarisi. Alastair Gordon

*Amerika’da Radikal Feminist Kadın Hareketleri. Derya Bayraktaroğlu

*İZMİT BALIKÇI BARAKALARI. Levent Şentürk-Hakan Doğukanlı

*Cesur Yeni Dünya: Harlem Rönesansına Giriş. Pelin Aybay

*Ballard ve Distopya. Zeynep Ultav

*Mekanın Kayıp Öznesi: Amerikan Erkeği ve Şehir Kültürü. Murat Göç

*Kutsaldan öteye doğru bir sürükleniş-Feral Faun

Bunların dışında Rafet Arslan, Suç Fiili Olarak Dikizleme başlığıyla bizlere Pepping Tom’u yazdı. Zeki Müren’i sevdiğimizi haykırmak gerek, bunu bizim için doğal olarak A. Zekai Özger yaptı. İlhan Berk’ten mimariye nasıl bakarız, Behçet Necatigil “ev”ler hakkında ne der, Primat şiir’e biraz daha fazla eğildik, Batur Sönmez ile Hira Doğrul Röportajı ve Türkiye'de NOISE. Barış Yıldırım ve Bülent Yıldız iki ayrı metinle Grotowski ve yoksul tiyatroyu yazdılar. Yepyeni şairlere yer vermek adına değerli dostlarımızdan izin istedik bu sayıda, Büşra Kurtar, Veli Düdükçü, Eren Okur ilk defa Poetix’de yer aldı şiirleriyle. Paris’ten minicik bir hikaye yazdı SU bizim için, ve Sivas’tan Serdar Aydın enfes bir çizimle yaşam verdi bu hikayeye. Osman Şişman kaleminde “Pan.or.ama?” bu sayının önemli denemelerinden. Casablanca şiiriyle sevgili Ezgi Aksoy aramıza katıldı ilkin.


EKSİKSİZ TAM İÇERİK DERGİDE YER ALIŞ SIRASINA GÖRE ŞÖYLEDİR:

Kenneth Rexroth: Karşı Kültür (ve Beat Kuşağı)
Jenni Fagan:Şiir
Fütürizm ve Müzik: Luigi Russolo Noemi Blumenkranz-Onimus
İlhan Berk Mimarisi ya da Ev: Şenol Erdoğan
Jean Cocteau Porte
Bir Altkültür Mirası (Yeni Şehir Etnografisi [sokak sanatı & mimari]) : Ferhat Kamil Satıcı
2/5BZ’den aka from berbat zöksal - imaj
Karşı Şehircilik Karşı Mimari: Murat Germen
İslam dininde Satanizm
Hiçbir yerden başka nereye gidebiliriz ki şimdi Nick Cave Şiir
Hasan Sabbah’ın Uyuşturucu Düşleri
Mete Sancaktaroğlu kolaj çalışmalarından seçki
Easy Rider
Yage Mektupları. Allen Ginsberg William Burroughs
Bük. Kerim Atay. Şiir
Şehir ya da / ve de “porno” ve “politik” olan üzerine ya da “modern” ve “şehir” olan / olamayan üzerine. Şenol Erdoğan
Elif Yıldız. Çizim
Burroughs-Cobain Projesi: "The Priest They Called Him"
Kızgın Tugay- The Angry Brigade. Merve Darende
Charles Plymel: BEAT KUŞAĞI ÖNCÜSÜ BİR GERÇEK HIPSTER
Zen Şiiri –İnan Mayıs Aru
Jazz Şiiri
Arkadaş Zekai Özger
Beat.. Norbert Blei
Otoban. Emre Varışlı. Şiir.
Aşırı Gerçeklikten Kaba Gerçekliğe: Neo-Pornografi. Özkan Şahin
Bahçesizlikler Bahçesi. Veli Düdükçü. Şiir
Eren Okur. Şiir
Özkan Şahin. Şiir
Zafer Yalçınpınar. Şiir
Pepping Tom. Suç Fiili Olarak Dikizleme. Rafet Arslan
Primat Poetix
Behçet Necatigil. Şiir
Behçet Necatigil ve Ev’i Üzerine. Şehnaz Şişmanoğlu
Batur Sönmez. Bir Hira Doğrul Röportajı
Büşra Kurtar. Şiir
Yoksullar Ve Yoksul Tiyatro. Barış Yıldırım
Grotowski Tiyatrosu Üzerine Bir Okuma. Yeni İnsanı Yaratmada İlkele Dönüş Ve Yoksul Tiyatro. Bülent Yıldız
Gündelik Bir Olay. Yazan: B.Su Polat. Çizen: Serdar Aydın
Sarkis. Levent Şentürk
Pan.or.ama? Osman Şişman
Wong Kin Yuen. Uzamların Kıyısında: Blade Runner, Ghost in the Shell ve Hong Kong’un Hong Kong Kentsel Uzamı
Casablanca. Ezgi Aksoy. Şiir
EXHAUST. Sanat Politiktir.
GOD SPEED YOU BLACK EMPEROR. Kaos Politikası
BELA. Terre Thaemlitz
Melike Kılıç. Çizim
Karşı-Kültür Mimarisi. Alastair Gordon
Amerika’da Radikal Feminist Kadın Hareketleri. Derya Bayraktaroğlu
İZMİT BALIKÇI BARAKALARI. Levent Şentürk-Hakan Doğukanlı
Cesur Yeni Dünya: Harlem Rönesansına Giriş. Pelin Aybay
aKTN. K.
Mekanın Kayıp Öznesi: Amerikan Erkeği ve Şehir Kültürü. Murat Göç
Kutsaldan öteye doğru bir sürükleniş-Feral Faun
WHAT ARE YOU ABOUT? bir “bicycle day” röportajı
Ballard ve Distopya. Zeynep Ultav

Public Enemy/Provokation





KargART Sergi //

“ Toplum Düşmanı” // “Public Enemy”

Sergi -Fanzin- Sokak Sanatı- Forum- Gösteri(m)- Blog
17 Şubat - 5 Mart 2010

• Sergi Açılış: 17 Şubat Çarşamba, Saat: 20:00
• Sergi Pazartesi hariç her gün 13:00- 20:00 arası izlenebilir.

Katılımcılar:

erkin gören, elif yıldız, cins, pelin kılıç, erman akçay, anti-pop, yaprak kırdök, onston, sedat türkantoz, şenol erdoğan, zeynep özkazanç, ferzan aktaş, suzan orhan, nezaket tekin, aktif kollektif, alper yanar, burak cirik, hayali, ody saban, güzin tezel, burak delier, rad, hakan gürsoytrak, serra dehar, bay perşembe, ferhat satıcı, iç-mihrak, simber atay eskier

Sergi Koordinatörü: Rafet Arslan

Destekleyenler: Underground Poetix, Aktif Kolektif, Hayalbaz Sanat, Sürrealist Eylem Türkiye, Punk-Art Kolektif, Urban Cafe.

PROGRAM:

Underground Poetix Gösterimleri // 9 Şubat Salı, Saat: 20:30
“Ataque de Pánico!” // Fede Alvarez
“Capital” // Sarah Morris

Sergi: Toplum Düşmanı // 17 Şubat – 28 Şubat

Sergi Açılış: 17 Şubat Çarşamba, Saat:20:00

Perfromans: Ozan's the set performance+sedat türkantoz/bay perşembe

Party: Public Enemy // Karga Bar, dj set: tai fu // 17 Şubat Çarşamba, Saat: 21:30

Sergi Eş Mekân// Proje kapsamında bir iş, sergi süresince Urban Cafe’de sergilenecektir

Forum: Toplum Düşmanı // 20 Şubat Cumartesi, Saat 15:00

Katılımcılar: Murat Germen, Rafet Arslan, Emre Zeytinoğlu, Şenol Erdoğan

http://toplumdusmani-action.blogspot.com/




Toplum Düşmanı Olabilmek İçin

Son 30 yıl içinde uzlaşma/konsensus kavramları küresel kültürün-hayat tarzının temel değerleri haline geldi. Çatışma yerine müzakereyi temel alan bu kültür geliştikçe, insan var oluşunun uysallık eğilimi artmaktadır.
Gündelik hayatın sunduğu her seçenek, sistem içi rol modelleri arasından ‘özgürce’ seçim yapmak üzerine kuruludur. Oysa insanoğlu verili düzenekler içinde seçim yaptıkça köleliliği daha da artmaktadır. Artık bu kölelik her hangi bir kiliseye olduğu gibi, bir şirkete de yönelebilmektedir.
Politik doğruculuk denen kavramın ilerleyişiyle, dış sansür yanında otosansür de tek tek bireylerin beyinlerinde yer sahibi olmuştur.
Dünya ile, uygarlık ile, insan ile kökten hesaplaşmayı, yalnız kalmayı göze almayan her üretim ya da varoluş, sistemi güçlendirmekten başka işe yaramayacaktır. Bu yüzden kötümserliğimizi örgütlemek zorundayız. Çünkü kötümserliği örgütlemek demek, kelimenin Benjaminci anlamıyla ilk başta ahlaki metaforu kapı dışarı etmek demektir. Gündelik hayatı ele geçiren şiddet karşısında, şiddetli olmalıyız. Nihilist saldırganlığın doğurgan enerjisini hatırlayarak işe başlayabiliriz
Sistemim hayatın her alanında ürettiği pornografiden çıkış, içten patlayarak pornografiyi aşacak; yeni bir pornografi ile olacaktır; porno politik ile mümkün olacaktır.

Toplum düşmanı politikaya karşıdır, iktidara olduğu kadar muhalefete de karşıdır, bir rol modeline dönen muhalifliğe de karşıdır. İhtiyacımız toplumun taşıdığı her türlü hastalığa karşı, total bir reddiyedir. Yeni var oluşları, durumları, mutasyonları büyütmek için.
Rafet Arslan



“PUBLIC ENEMY”

Exhibition-Fanzine- Street Art- Forum-Showing- Blog

Project Coordinator: Rafet Arslan

Supporters: Underground Poetix, Aktif Kolektif, Hayalbaz Sanat, Sürrealist Eylem Türkiye, Punk-Art Kolektif, Urban Cafe

How to become a public enemy

In the last three decades, conceptions of consensus and compromise have become the essential values of global culture-life style. As this culture based on the dialogue instead of conflict develops; tendency to docility of human existence gets deeper…

Evey alternative served in the daily life is based on “free” choices amongst intra-system role models. However, as long as human makes her/his choices within the existing mechanisms, s/he advances her/his own slavery. Then, this slavery can head towards a company as well as a church.

In the advancement of the concept of political correctness, both self and external censorship have their place in individual minds.

Every production or existence that don’t venture settling accounts with the world, civilization, human and being isolated will only strengthen the system. Thus, we have to organize our pessimism. Because organizing pessimism, in Bejaminian terms, means to banish the moral methaphor in the first place. We have to be violent, against the violence capturing everday life. We can start by remembering the fertile energy of nihilist aggression.

Liberation from the pornography produced in all aspects of life by the system will be with the a new pornography that will occur by exploding inside and transcending itself. This is the pornography politics.

The public enemy is against politics. The public enemy is agaist defiance as much as power, against the defiance that turns into a role model. Our need is a total rejection of any kind of sickness of the society. To foster new existences, new conditions and new mutations…

new colossus
is a personal history project
in which artistic documents to
monuments are transformed by ferhat kamil satici.

sculpture is a document of carving and assembling.
construction is a document of dividing
and combining.
static is a document of gravity.
form is a document of process.
art is a document of living.
my ego is a document of existence.
new colossus is a monument
of this transformation