9 Temmuz 2010 Cuma

villa valberta residens/cityscale/fivetonsthreemetersthirtysevenletters





Eröffnung: 22.07.2010, 19.00 Uhr
Hissen der „WeltstadtmitHerz-Fahne“ am
Orleansplatz/Einmündung Weißenburger Straße: 18.00 Uhr
Eröffnung in der Lothringer13,
Städtische Kunsthalle München: 19.00 Uhr
Ausstellung: 23.07.–19.09.2010

Kuratiert von Beral Madra & Deniz Erbaş (Istanbul) und
Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann & Françoise Heitsch (München)

VIDEOIST – Videokooperative Istanbuler Künstler
Eröffnung im Lothringer13_Spiegel: 22.07.2010,
19.00 Uhr
Dauer: 23.07.–18.09.2010, Mi–Sa, 14.00–18.00 Uhr
„Cityscale“ ist im Kern ein künstlerisches Austauschprojekt über das Leben und Arbeiten in den Großstädten München und Istanbul. Es beschäftigt sich mit der Interaktion von städtischem Raum und sozialer Persönlichkeit des Bürgers unter der Prämisse dass diese Persönlichkeit erst durch diese Interaktion herausgebildet wird. Insofern ist jeder Bürger – ob inländischer oder ausländischer – eine Form von Immigrant, der am Diskurs zwischen Körper und Stadtraum teilnimmt. Ob er will oder nicht, er bezieht neben einem faktischen auch einen sozialen Ort in der Stadtstruktur. Diese Fluktuation schichtet und verzahnt die jeweilige Stadt zu einem ganz eigenen dynamischen Pattern.
Diese innere Struktur der Städte wird außen an den Formen der Stadt ablesbar, an ihrer Stadtplanung, ihrer Infrastruktur, ihren Bauten und ihrem jeweiligen Stadtbild. In diesem spiegelt sich das Befinden des Bewohners wieder. Die Künstler der Großstadt gehen von diesen „Stadtansichten“ aus. Sie „verbalisieren“ die Stadterfahrungen in ihren Werken und bilden ein ganz eigenes Kaleidoskop ihrer Stadt ab.
„Cityscale“ zeigt das individuelle innere Stadtbild des jeweiligen Künstlers, das als Reaktion auf das individuelle äußere Stadtbild entstanden ist. Letztendlich wird hier ein über das Stadtbild vermittelter Dialog von Individuen geführt, als eine Form von „gestützter Kommunikation“ in unseren autistischen Städten. Die Herangehensweise der Künstler ist dabei sehr unterschiedlich, Überschneidungen entstehen durch das kollektive Erleben der Situation des Künstlers im Stadtleben.
Die Ausstellung geht aus einer Kooperation der türkischen Kuratorinnen Beral Madra und Deniz Erbaş mit der deutschen Kuratorin Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann und der italienisch-deutschen Künstlerin Carlotta Brunetti hervor. „Cityscale“ bietet einen faszinierenden Einblick in die aktuelle, junge, hochkarätig besetzte Istanbuler Kunstszene, die im Rahmen des Kulturhauptstadtprojektes erst richtig zur Entfaltung kommt.
Dr. Cornelia Oßwald-Hoffmann 2010
fivetonsthreemetersthirtysevenletters/2009




Öffnungszeiten Di–So, 14.00–20.00 Uhr



http://www.lothringer-dreizehn.com/vorschau/halle/2010-cityscale/einfuehrung.html


Two Shadows of the 'public':Screen and Space/ The Techniques of Advanced Driving




İleri Sürüş Teknikleri, İstanbul, 2010, 5’

Yeni Anıt’ın İleri Sürüş Teknikleri projesi doğanın bağrında açılan plastik araç olan otoyollar ve otomobilin, kitleleri yönlendiren manipulatif doğasına alternatif bir Otomobille yaşam kılavuzu yaratma , yerel pozisyonların yarattığı çözümler ve problemleri dokümante etme denemesidir.  

The Techniques of Advanced Driving, Istanbul, 2010, 5’
New Colossus’s “The Techniques of Advanced Driving” project is a trial to document  the creation of  a life guide with an automobile alternative to the manipulative nature, directing the masses, of the automobile and highways as plastic instrument that are opened in the heart of nature and also problems and the solutions created by the local positions.    





VİDEOİST TÜTÜN DEPOSUNDA !

Videoist - Depo İşbirliği ile …
Kamunun İki Gölgesi: Ekran ve Uzam

“Kamunun kitlesel kurulumu kendinden organize olan video sanatçısının melez ve bir o kadar da özgün sanatında önem kazanır. Sürdürülebilir üretim olarak tüketimin yerini karşı kamusallıkların ölçüldüğü ekran yada gösterim alanları alır. Bir kamusal alan ölçüm kılavuzu olan video sanatı ve bir insiyatifi ortaya koyan video sanatçısı malum mirasın varisi ve karşı kültür’ün mahdumu konumuna yerleşir.” Videoist

9-13 Haziran 2010 da Tophane’de Tütün Deposunda İstanbul Merkezli Gezici Video Sanatı İnsiyatifi Videoist’in gösterimleri Kamunun İki Gölgesi:Ekran ve Uzam başlığı ile gerçekleşecek. Videoist sanatçıların kamusal alanda üretilmiş yada kamusal alanı konu alan videolarına yer verecek.

Gösterime katılan sanatçılar:Ahmet Albayrak, Yeni Anıt, Volkan Arslan, Başak Kaptan, Gülsün Karamustafa, Evrim Kavcar, Ali İbrahim Öcal, Suat Öğüt, Hülya Özdemir, Ferhat Özgür, Parça Tesirli, Nancy Atakan, Zeynep Erpolat, Necmettin Tarkan, Özlem Uzun, Cağrı Saray, Fikret Atay, Flo Kasearu

9 Haziran 2010 Çarşamba günü da saat 18:00 de yapılacak açılışın ardından saat 19:00 da yapılacak gösterimle başlayacak olan etkinlik 10-11-13 Haziran 2010 tarihlerinde saat: 12:00 ,15:00,18:00 de tekrarlar halinde gösterilecek.
12 Haziran 2010 tarihinde saat:12:00’de gösterim yapılacaktır.

Ayrıca gösterimlere paralel olarak sunum ve konuşmalar gerçekleşecek.
10 Haziran 2010 Cuma günü saat:17:00 da Nancy Atakan, “İnsiyatifler hakkında”,
12 Haziran 2010 Cumartesi günü saat:14.00 da Fırat Arapoğlu “Video’nun Radikal Dili”, saat:16.00’ da Atıl Kunst , “Evden ve Sokaktan, Ne Evden Ne Sokaktan'” ,
13 Haziran 2010 Pazar saat:14:00 de Barış Acar, “Kamusal Alan"da Rastladım Sana:
"Kamu" ve "Alan" Terimlerinin Dekonstrüksiyonu Aracılığıyla "Kamusal Alan"a Ulaşma Denemesi.

Etkinlik Adresi: Lüleci Hendek Caddesi Koltukçular Çıkmazı No.1 Tophane, İstanbul

Kamunun İki Gölgesi: Ekran ve Uzam

“Otoyol mühendisi ile televizyon yönetmeni “dirençten kurtuluş” denebilecek bir şey yaratırlar, Mühendis engelsiz, çaba yada dikkat göstermeden hareket edilecek yollar tasarlar, yönetmen insanların pek fazla rahatsız olmaksızın herhangi bir şeye bakmalarını sağlamanın yollarını araştırır…Mesela planlamacılar otoyolların yerini belirlerken , trafiğin akışını çoğunlukla bir yerleşim bir iş bölgesinden tecrit edecek şekilde yönlendirir. Yada zengin ve yoksul kesimleri veya farklı etnik bölgeleri ayıracak şekilde yerleşim alanlarının içinden geçirirler.”

Çağdaş metropollerdeki bu izolasyon olgusu toplumu farklı gruplara bölerken, insan bedeninin parçalı bir işlevsel makine olarak algılanmasını, toplumsal sınıflar arasında dokunulmayı, iletişimi azaltan rasyonel mimari ve şehirciliği, reklam ve kitlesel medyanın etkileri ile değerler sistemi olarak fiyat listelerini, insanların kültürel çeşitliliğine basınç uygulayan bir varoluşu ve bütün bu durumları aşmayı zorunlu kılan bir kendini ifade etme ihtiyacını da beraberinde getiriyor.

Şehrin silüetinde beliren ifade alanı olgusu sayesinde estetik ve politik direniş, hegemonik kamusallıkların yerini demokratik karşı kamusallıkların oluşturduğu köklere bırakır. Bu kökler iletişimin ve direnişin aracısız bir mekanda meta fetişizminden uzak olarak gerçekleşme umudunun olabileceğini taşır. İletişimin maddesi olarak kitle iletişim araçları da uzam’ın tanımı olan “Bir nesnenin uzayda kapladığı yer” yada Descartes’in deyişi ile “res extensa” ya dahil olarak gerçeğin sanal bir kurgusu konumunda kamusallığa eklemlenir.

Bu bağlamda halen en etkili kitle iletişim araçlarından olan tv’den bahsedecek olursak:
“Televizyonla birlikte bilgiye ulaşma kolaylığı, propaganda gibi alanlarda televizyonun başarısı toplum bilimcilerin bu alanı yeniden ele almasına, irdelemesine neden oldu. Sonuç: Televizyon iki yönlü etki yaratmaktaydı: Birincisi, televizyon yeni bir kamusal alandı ve bu da ekranın önünde olan çoğunluğu ilgilendirmekteydi.” (Bozkurt 2005 :78)

Diğer bir taraftan kitleleri yönlendirme aracı olan televizyon, reklamlar, haberler ve yayın akışı sisteminin oluşturduğu altmetnin zihinlerde yarattığı bombardımanla çalışırken , bir makine olarak rıza veya talep üretiyordu. Bir çeşit tüketici profili sipariş eden sermaye, tv’nin yarattığı manipülasyonla hem bize ulaşan ve gerçek olarak algıladığımız haberleri filtreliyor hemde tüketim kültürünü besliyordu. Tüketim kültürü ise yarattığı meta fetişizmi ile bireyleri hedef değerlere yönlenmiş obsesif komplisif kişiliklere çeviriyordu.

Bu durum, bizim tarih olgusundan uzaklaşmamıza ve hatırlama mekanizmamızın zayıflamasına sebep olur. Zamanın ve mekanın parçalanarak sürekli şimdiye bölünmesi anlamına gelen geçici süreksizlik durumu bizi gündelik yaşamlarımızı ve yargılarımızı oluşturan tarih olgusundan kopuklaştırma mekanizması ile baş başa bırakır. Bu yüzden üst üste yığılmış ve birbiri ile izole olmuş gerçekliklerimizi demokratize olmuş , katmanları açılmış ve yeniden bağıntılanabilir biçime dönüştürmek önem kazanır. Yaratılan videotextler aracılığı ile kamusallığın sağladığı kavisler, karşı stratejilerin oluşturduğu katlanmalar ve izole olmuş bilginin diğer bilgiyle olan temasını sağlayabilir. Video sanatı bu noktada kendi eleştirel ve demokratik karşı medya tavrı ile beliren teknolojik araç olarak sokaktaki bir bildirinin izleyici ile dolaysız kurduğu ilişkiye benzer metasız bir iletişim kurar.

Kamunun kitlesel kurulumu kendinden organize olan video sanatçısının melez ve bir o kadar da özgün sanatında önem kazanır. Sürdürülebilir üretim olarak tüketimin yerini karşı kamusallıkların ölçüldüğü ekran yada gösterim alanları alır. Bir kamusal alan ölçüm kılavuzu olan video sanatı ve bir insiyatifi ortaya koyan video sanatçısı malum mirasın varisi ve karşı kültür’ün mahdumu konumuna yerleşir.

… benim için melezliğin önemi iki orijinal andan üçüncünün doğması değildir. Benim için melezlik öteki pozisyonların doğmasına imkan veren “üçüncü uzam” demektir.( Homi K. Bhabha “The Third Space. İnterwiev with Homi Bhabha” Jonathan Rutherford(der), İdentity, Community, Culture Difference içinde Londra, Lawrence& Wishart ,1990 s,211.)

Ferhat Satıcı,2010




30 Mayıs 2010 Pazar

mardin bienali-abbaracadabra/fivetonsthreemetersthirtysevenletters

FIVETONSTHREEMETERSTHIRTYSEVENLETTERS/2008


Mardin’de Bienal: ‘AbbaraKadabra’ için geri sayım başladı!

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında bir ön açılış sergisi olarak düzenlenen “Davetinizi Aldım, Teşekkürler!” adlı uluslararası serginin ardından Mardin 4 Haziran - 5 Temmuz 2010 tarihleri arasında düzenlenecek olan asıl büyük sergiye hazırlanıyor. Çalışmaların hızla sürdüğü bu yılki büyük sergi gerek ulusal gerekse uluslararası alanda saygın ve deneyimli sanatçıların katılımıyla bir bienal formatı olarak tasarlanıyor ve Mardin’in şimdiye kadar ev sahipliği yapacağı en büyük çağdaş sanat sergisi olma iddiasında. Bu yönüyle bienal salt Mardin coğrafyasına kültürel yönden yeni bir ivme kazandıracağı gibi Türkiye’nin de çağdaş sanat belleğine güçlü katkılar sağlayacak bir platform oluşturacak. Mardin Valiliği ve Başbakanlık GAP İdaresi’nce desteklenen, küratörlüğünü Döne Otyam’ın üstlendiği, danışmanlığını Ferhat Özgür ve Ayşegül Sönmez'in yaptığı sergi başlığı çıkış noktasını, Mardin'de hem ev hem de sokağa geçit veren binlerce yıllık mimari yapıların adı olan Abbara'lardan alıyor. Bienal başlığı olan ‘AbbaraKadabra’ ise Mardin’e özgü bu mimari yapı ve şehrin ev sahipliği yapacağı çağdaş sanat hareketinin büyüleyici bileşimine işaret ediyor. Mardin’de her bir abbara sosyolojik, mimari ve felsefi açıdan önemli önermeleri içerdiğinden dolayı, projenin açılış cümlesi olarak abbara'nın kendisi, kentin yüzyıllarca öncesinde görmezden geldiği kamusal ve özel arasındaki diyalektiğe vurgu yapıyor ve böylece bugünü daha iyi anlamamız gerektiğini amaçlıyor.


‘AbbaraKadabra’da sergilenecek yapıtlar, Kasimiye Medresesi, Zinciriye Medresesi, Cumhuriyet Meydanı, Tokmakçılar Konağı gibi tarihsel yerleşimlerin yanı sıra şehrin kamusal alanları ve bazı abbaralarda yer alacak. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanacak sergi katalogu bu yıl yapıtların mekansal konumlandırmalarını belgelemesi amacıyla sergiden sonra yayınlanacak ve sergi görünümüne ilişkin daha ayrıntılı bilgiler içerecek. Katalog metinlerinde Murathan Mungan’ın ‘Paranın Cinleri’ adlı öyküsü, Esra Aliçavuşoğlu’nun bienal olgusuna odaklanan metni ile Ayşegül Sönmez, Ferhat Özgür ve Döne Otyam’ın ‘İçerden Okumalar’ adını taşıyan ve bienal sürecini eksisi ve artısıyla değerlendiren ortak hazırlayacakları metin-söyleşileri yer alacak. Bu yılki ilk etkinlik, Türkiye’nin farklı coğrafyalarından genç ve yetişkin sesleri bir araya getirmesiyle de yeni bir dayanışma ve güven ortamı yaratmayı amaçlıyor. Aralarında Ben Rivers, Margaret Salmon, Lawrence Weiner, Shaun Gladwell, Heike Weber, Matthias Schamp, Oliver Musovik, Hussein Chalayan, Ferhat Özgür, Selim Birsel, Ursula Mayer, Adrian Paci, Fatih Tan, Tomur Atagök, Maurizio Pellegrin, Serhat Kiraz, Mithat Şen, Erdağ Aksel, Kezban Arca Batıbeki, Gülay Semercioğlu, Mehmet Çeper, Nurullah Görhan, Çınar Eslek, Serkan Demir, Erdal Duman, Arzu Başaran, Hakan Irmak ve Gülay Semercioğlu gibi farklı kuşaklardan 61 katılımcının bulunduğu ‘AbbaraKadabra’ da, Nezaket Ekici ve Funda Karakuş’un Kasımiye Medresesi ve Tokmakçı Konağı’da gerçekleştirecekleri iki ayrı performans da etkinliğin çok disiplinli yapısını güçlendiren dinamikleri oluşturacak.




www.mardinbienali.org

13 Mayıs 2010 Perşembe

Body ← ------ → Space/ Wind of Hammer






Wind of Hammer /2008






Beden ← ------ → Mekan


Küratörler: Ebru Nalan Sülün- Fırat Arapoğlu

14-21 Mayıs 2010 tarihleri arasında Antalya, Akdeniz Üniversitesi Olbia Sanat Galerisi’nde Ebru Nalan Sülün ve Fırat Arapoğlu küratörlüğünde “Beden-Mekan” başlıklı sergi sanatseverlerle buluşacak. Sergiye video ve yerleştirmeleri ile Fuat Akdenizli, Işık Aslıhan, Yeni Anıt, Elif Çelebi, Didem Dayı Tirek, Handan Dayı, İnsel İnal, Gaye İnal Yazıcıtunç, Hülya Özdemir, Arzu Parten, Hande Rastgeldi, Çağrı Saray, Zeynep Rüçhan Şahinoğlu, Kemal Tizgöl, Gül Yasa ve Nevin Yavuz katılıyor. Sanatçılar, “Beden-Mekan” kavramları arasındaki karşılıklı ilişkiyi sorgularken, “Yaşamlar bedenler aracılığı ile biçimleşen bir güç ilişkileridir” diyen Gilles Deleuze’ün izini sürüyorlar. Sergiyse bunu, soykütüksel bir fenomen olarak, her bir sanatçının göstergeleri ve okunması gereken semiolojik unsurları izleyenlere sunarak gerçekleştirebileceğini varsayıyor. Sülün & Arapoğlu bu konuyu, “Deleuze’ün sorgulamalarında iki kilit kavram karşımıza çıkar: Beden ve Bilinç. Güçlerin çatıştığı bir ortamda, gerçekliğin hiçbir niceliği kalmaz. Çünkü zaten gerçeklik, gücün niceliği olarak tespit edilir. Böylece şu ileri sürülebilir: Beden ve Bilinç arasındaki gerilimin niceliği dışında, başka bir gerçeklik yoktur” diyerek, sorunsallaştırıyorlar. Bu bağlamda Deleuzesel bir yorumla sergide; organsız bedene dair okumalar yapmak ve minör yaklaşımlarla kaçış çizgileri yaratmak amaç ediniliyor. Sergide; beden, kimlik, mekan, zaman, çevrenin önemi ve tüm bunların tam ortasında duran bireyin uzamsal boyutu üzerine şekillenen kavram bilmecesi, çok yönlü ve çok sözlü bir cepheden çözülmeye çalışılıyor.


Relief Walve/The New Agrarian Centre/Five times a day


Subap, 13 sanatçının, ulusal ve uluslararası çevre sorunları ve çevre politikalarına cevaben ürettiği sanat eserlerinden oluşan bir sergi. Sanatçıların, fotoğraf, kısa video, performans ve yerleştirme gibi medyaları kullanarak küresel ısınma, çevre kirliliği, doğal tahribat, çölleşme ve genetiği değiştirilmiş gıdalar konularını ele alan çalışmalarını sunacakları sergi, 28 Mayıs - 2 Haziran tarihleri arasında George Jones Hatıra Çifliği'nde ziyaret edilebilir. Açılış Kokteyli: 28 Mayıs 2010 15:00 - 18:00 Yer: George Jones Memorial Farm. Oberlin, Ohio Bilgi için: 440-775-8181 Subap Arzu Özkal ve Nanette Yannuzzi-Macias tarafından düzenlenmiştir.

Katılan sanatçılar: Yeni Anıt, Nazan Azeri, Burçak Bingol, Genco Gülan, Güneli Gün, Erhan Muratoğlu, Suat Öğüt, Ethem Özgüven İz Öztat & Dikran Taş, A. Tufan Palalı, Mark Slankard, Eden Ünlüata


Relief Valve is an exhibition of the work of thirteen artists whose work addresses environmental issues. Using a variety of media from photography and video, to performance and installation the selected art works provide insights into land use, biodiversity and the recent controversy over genetically modified foods in Turkey. Opening Reception: May 28, 2010 3-6pm Exhibition can be viewed till June 2, 2010. Location: George Jones Memorial Farm 1.9 miles east on State Route 511, Oberlin, Ohio For information please call: 440-775-8181 The exhibition is curated by Arzu Ozkal and Nanette Yannuzzi-Macias. Oberlin College, Department of Art.

Artists: Yeni Anıt, Nazan Azeri, Burçak Bingol, Genco Gülan, Güneli Gün, Erhan Muratoğlu, Suat Öğüt, Ethem Özgüven İz Öztat & Dikran Taş, A. Tufan Palalı, Mark Slankard, Eden Ünlüata

10 Nisan 2010 Cumartesi

turist in formasyon/ Reality Report/ Hakikat Raporu




Hakikat Raporu/2010

Yeni Anıt "Hakikat Raporu" isimli çalışmasında Turist Formasyon sergisinin proje gezisinde ortak hareket noktası olan  Sabiha Gökçen Havalimanının kadın kimliğinden hareketle, devletin neferleri ve onların simgesel varlıkları ile  havadan yere karadan denize ötekileştirme stratejilerini, militer ve sivil oluşum olarak sanatın turistik ve meta değerini, başarı ile tamamlanan bir görevin ödüllendirilme pratiği ile buluşturuyor. 





13 Mart 2010 Cumartesi

unplugged / Artist‘s Declaration of Property



YENİ ANIT

‘‘Artist‘s Declaration of Property‘‘
50x50x10cm
Mixed materials
2010

‘‘Sanatçının Mal Beyanı‘‘
50x50x10cm
Karışık Teknik
2010

unplugged: görüntünün fragmanlaşmış doğasından bir arkaplan akustiğine geçiş

(please scroll down english and german text )

VİDEOİST bu sergide monitörlerin, projeksiyonların ve oynatıcıların fişini çeker. Elektriği
keserek VİDEOİST, materyali ve hareketli imgelerin maddi olmayan arkaplanlarını sorgular
ve seçilmiş video işlerin süreçlerini, erken gelişim aşamalarını görselleştirir. Bu
aşamalardan çizimler, metinler, nesneler ve notlar gibi türemiş materyaller serginin
esas unsurlarını oluşturular ve başlangıç noktalarına ve yaklaşımlara işaret eder, video
sanatçılarının stratejilerini ve üretim süreçlerini tematize ettiği gibi medyumun üstüne
düşünceleri de tematize ederler. Bu materyaller final ürünü olan videoyu tasvir etmezler
ama bağımsız işler olarak kendilerini temsil ederler.
„Zaman Notları‘‘ işinde Ali Kazma, hareketli imgenin temel yapısı olarak zamanı çıkartır. „Obstructions‘‘
adlı video serisi üstüne çalışırken kullandığı defterden çıkarttığı zamankodları,
kurgu aşamasında önemli bir rol oynadığı gibi, kendi çalışma süreçlerini görselleştiren bir
metod oluşturur.
Fatih Aydoğdu, videosu „Diglossia‘‘ (iki dillilik) nın tektek karelerini, çizgisel imge sekansının
haritasını çıkartır veya şifresini çözer gibi bir yerleştirme şeklinde gösterir.
Sinema ve filmlerin klasik üretim modelini Suat Öğüt ve Çağrı Saray farklı yollarla ele
alır. Suat Öğüt‘ün „Tüketim Pratikleri‘‘ videosu için hazırladığı storyboard‘dan (hikaye
izleği) çıkarttığı dokuz çizimi sanatçının çalışma pratiğini tasvirler. Sinema filmlerinin üretim
süreçleri ile doğrudan ilişkilidir. İlk etapta Öğüt tek tek sahnelerin ve dekorların çizgi
romana benzer iki boyutlu görselleştirmelerinin planını belirten bir storyboard yaratır.
Çağrı Saray‘ın „Kırmızı Oda“ videosunda temel unsur teşkil eden el ile yazılmış senaryosu
ayrıca. „Sekans 30, 31, ve 32“ için temeldir ki videoda göründüğü gibi senaryo betimlediği
imgelere çevrilmemiş fakat imgenin kendisi olmuştur. Bölünmüş storyboarduna benzer olarak
Saray senaryonun üç sekansının parçalarını gösterir.
Ferhat Özgür Video işlerinde güncel toplumsal ve kültürel fenomeni öznel referans sistemleri
ile birleştirir. Özgür‘ün „Bridgend Onyedi“ adlı video işinin başlangıç noktası Bridgend‘da
(İngiltere) bir yıl içinde (Şubat 2007-Şubat 2008) intihar etmiş gençlerin medyadan alınmış
17 portresidir.
Hülya Özdemir, materyalin bir başlangıç noktası olmasını, potansiyelini ve bir müzenin
kurumsallaştırma sistemindeki bilginin güce dönüşümünü sorgulayan „Resmi Hafıza Kaybı“
adlı işinde videosunun materyallerini bağımsız bir yerleştirmeye dönüştürüyor.



„Sanatçının Mal Beyanı“nda Yeni Anıt, VİDEOİST‘in geçmişini ve temel özelliklerini,
2003‘ten beri mobil ve bağımsız bir proje olarak varolduğunu belirterek gösterir.




unplugged: a transition from the fragmented nature of the image to a background acoustic

In this exhibition VİDEOİST unplugges monitores, projectors and players. By cutting off the
electricity VİDEOİST questions the material and immaterial backgrounds of moving images
to visualise early development stages and processes of selected video works. Materials
deriving from these stages such as drawings, texts, objects and notes become the core
elements of the exhibition and point on approaches and starting points, thematise the work
processes and strategies of video artists as well as refelctions on the medium itself. These
materials do not illustrate the final product video but stand for themselves as independent
works.


In the work “Time notes“ Ali Kazma extracts time as basic structure of the moving image.
The timecodes taken from his notebooks while working on the video series “Obstructions“
become a method to visualize the own working processes as timecodes play an essential
role in the editing.
In form of an installation Fatih Aydoğdu shows single frames of his video “Diglossia“ as
decoding or mapping of the linear image sequence.
The cinema and the classical mode of production of films are taken up by Suat Öğüt and
Çağrı Saray in different ways. The nine drawings by Suat Ögüt form the storyboard for
his video “Consumption Practices“ and illustrate the working practise of the artist which is
directly related to production processes of motion pictures. As a first step Öğüt creates a
storyboard that implies the planning of individual scenes and settings in a two-dimensional
visualization, similar to a comic. The handwritten scenario, that is a central element in the
video “Red Room“ by Çağrı Saray is also the basis for “Sequence 30, 31 and 32“. Whereas
in the video the scenario is not converted into the images it describes, but becomes the
image itself, Saray visualizes in the three sequences parts of the scenario, similar to a
fragmented storyboard.
In his video works Ferhat Özgür combines current social and cultural phenomena with subjective
reference systems. Taken from the media, the 17 portraits of young suicides from
Bridgend (UK), who have all commited suicide within one year (February 2007-February
2008), are the starting point of Özgür video work “Bridgend The Seventeen“.
The material as a starting point and its potential shows Hülya Özdemir in her work “Resmi
Hafıza Kaybı“ (Official Memory Loss), as she develops materials of her last video, in which
she questions the transformation of knowledge into power in the institutionalised system of
a museum, as an independent installation.
In “Artist‘s Declaration of Property“ Yeni Anıt visualises the basic characteristics and the
background of VİDEOİST that exists as a mobile and independent project since 2003.

unplugged:

ein Übergang von der zersplitterten Natur des Bildes zum akustischen Hintergrund

In dieser Ausstellung zieht VİDEOİST den Stecker von Monitoren, Projektoren und Abspielgeräten,
um frühe Entwicklungsstadien und Entstehungsprozesse von Videoarbeiten zu
visualisieren. Materialien aus diesen Phasen wie Zeichnungen, Texte, Objekte und Randnotizen
werden zu den wichtigsten Elementen der Ausstellung und zeigen Herangehensweisen
und Ausgangspunkte, thematisieren die eigenen Arbeitsprozesse und Strategien
von Videokünstlern sowie Reflektionen über das Medium selbst. Sie stehen nicht illustrativ
neben dem Endprodukt Video, sondern für sich als eigenständige Arbeiten.
In „Time Notes“ extrahiert Ali Kazma Zeit als Basisstruktur bewegter Bilder. Aus seinen
Notizbüchern für die Videoreihe „Obstructions“ entnommene Timecodes die beim Editieren
der Videos eine zentrale Rolle spielen, werden zu einer Methode, um die eigenen Arbeitsprozesse
zu offenbaren.
Fatih Aydoğdu zeigt in einer Installation einzelne Frames seiner Videoarbeit „Diglossia“
(Zweisprachigkeit) als Entschlüsselung und Analyse der linearen Bildfolge.


Das Kino sowie die klassische Produktionsweise von Kinofilmen werden von Suat Öğüt
und Çağrı Saray auf unterschiedliche Weise aufgegriffen. Die 9 Zeichnungen von Suat
Öğüt bilden das Storyboard zu seinem Video “Consumption Practices” und veranschaulichen
die Arbeitsweise des Künstlers, mit der er sich direkt auf Produktionsabläufe von
Kinofilmen bezieht, in einem Storyboard die Planung einzelner Szenen und Einstellungen
in einer zweidimensionalen Visualisierung, ähnlich einem Comic, umzusetzen.
Das handgeschriebene Szenario, das zentrales Element in der Videoarbeit „Red Room“
von Çağrı Saray ist und dort eben nicht in Bilder umgesetzt, greift der Künstler für „Sequenz
30, 31 und 32“ auf und entwickelt eine eigenständige Visualisierung.
Ferhat Özgür kombiniert in seinen Videoarbeiten aktuelle sozialpolitische und kulturelle
Phänomene mit subjektiven Bezugssystemen. Die 17 in den Medien veröffentlichten Portraits
jugendlicher Selbstmörder aus dem Walisischen Bridgend (UK), die sich alle innerhalb
eines Jahres (von Februar 2007 bis Februar 2008) das Leben genommen haben, sind
der Ausgangspunkt von Özgürs Videoarbeit „Bridgend The Seventeen“.
Das Material als Ausgangspunkt und dessen Möglichkeiten zeigt Hülya Özdemir in ihrer
Arbeit „Resmi Hafıza Kaybı“ (Official Memory Loss) in der sie Materialien aus ihrem letzten
Video zu einer eigenständigen Arbeit weiterentwickelt.
In der Arbeit „Artist’s Declaration of Property“ (Eigentumserklärung des Künstlers) visualiert
Yeni Anıt die Grundzüge und Hintergründe des Projektes VİDEOİST, das als mobiles
und unabhängiges Projekt seit 2003 besteht.

Kristina Kramer, 2010


Unplugged


Görüntününün fragmanlaşmış doğasından bir arkaplan akustiğine geçiş:



“Genellikle her çağda, yapısı gereği o çağın iç gerçeklerini ifade etmeye en uygun -ya da daha çağdaş bir söylemi tercih ederseniz- belirli bir dönemin ya da Sarter’cı deyişle “nesnel nevrozu’nun” belirtilerini en zengin biçimde sunabilen ayrıcalıklı bir biçim ya da tarzın bulunduğu ileri sürülür” (Post-Modernizm,F.Jameson S.113 Y.K.Y yayıncılık)

Bu form eğer film ise video nun gerçekliği ile film arasında farklar aslında bulanık bir yorumu açık bırakıyor. Video’nun ses ile ilgili dolaysız önceliksiz yapısı onun farkını ortaya koyuyor ancak bu konuda aynı kitap tan alacağım bir parçada Jameson;

“Orta Avrupalı Yahudi yazarların Almanca yazma ile Yiddish dilinde yazma arasındaki geçirdikleri tereddüt üzerine yaptığı bir tartışmada Kafka, bu iki dilin, bir birinden diğerine doyurucu bir biçimde çevrilemeyecek ölçüde yakın olduklarını belirtir. Bu durumda , film kuramı – tabii herşeyden önce böyle bir şey varsa- video kuramı arasında ilişki içinde bu tür bir benzetme yapılmak istenebilir.” diyor ardından,

Video’nun filmin mirasını almış ancak ona farklı anlam katmanları katmış olan dolayımsız yapısıyla , tv merkezli -karşı yada içinde- olan bu üretimin çözümlemeye yönelik adımları atarken video nun medya yı eleştiren manipülatif tv ye karşı demokratik video sanatı düşüncesini tekrar ele alabiliriz.

Video’yu prizden çekip arkaplan akustiğini ortaya koyan , metinsel ilişkilerden, tasarımsal süreçlere, göstergelerin kaydedilip olduğu gibi gösterildiği hazır görüntü işlerin oluşumundan, kurgusal fikirlerin oluşturulmasına, video’nun bütün süreçlerini görünür kılmayı amaçlamaktadır.

Unplugged Video Sanatı üreten sanatçıların yapıtlarının gelişiminin bir haritasını çıkarmak için Video nun fişe takılmadan önceki oluşumunun bilgisini sergilemek istiyor. Bu bilginin tanıkları olarak çizimler,metinler objeler filmin oluşum aşamasındaki her materyal serginin ana malzemesidir.

Sergiye katılan sanatçılar: Fatih Aydoğdu , Yeni Anıt , Ali Kazma, Çağrı Saray, Hülya Özdemir , Ferhat Özgür,Suat Öğüt tür


12 Mart 2010 da Manzara Perspektif sanat galerisinde açılışı gerçekleşecek olan sergi 12 Nisan 2010 tarihine galerinin adresi olan Tatar Beyi Sokak 27
Kuledibi — Beyoğlu — İstanbul adresinde görülebilir.


Videoist
Ferhat Kamil Satıcı, 11 kasım 2009 Çarşamba.

new colossus
is a personal history project
in which artistic documents to
monuments are transformed by ferhat kamil satici.

sculpture is a document of carving and assembling.
construction is a document of dividing
and combining.
static is a document of gravity.
form is a document of process.
art is a document of living.
my ego is a document of existence.
new colossus is a monument
of this transformation